MUSTAFA AVAN: İŞİNİZİ DÜZGÜN YAPMAZSANIZ BİR NEFESLİK OLURSUNUZ!

röportaj Zeliha Şengül

MUSTAFA AVAN: İŞİNİZİ DÜZGÜN YAPMAZSANIZ BİR NEFESLİK OLURSUNUZ!

Sahnelerin sevilen sanatçısı Mustafa Avan sanat hayatının 20. yılına hazırlanırken siz değerli okurlarımız için kendisiyle keyifli ve müzik dolu bir söyleşi yaptık. Profesyonel olarak ilk kez 1999 yılında adım attığı sahneye tutkuyla bağlı, başarılı bir müzisyen Mustafa Avan. Müziği içselleştirmiş ve hayatının her alanında müzik var olmuş bir sanatçı. Henüz çocukluk yıllarında tanıştığı müziği, eğitim hayatıyla birleştiren Avan, bir yandan genç yeteneklere müzik sevgisi aşılarken diğer yandan da sahne çalışmalarına ara vermeden devam etmektedir. Birçok enstrümanı yeterli düzeyde çalabilen sanatçı, sesinin güzelliğiyle de gece hayatının en sevilen yüzlerinden birisi olmuştur. Avan, başarısının sırrını“İşinizi düzgün yapmazsanız bir nefeslik olursunuz” sözleriyle özetliyor. 

Denizli Life: Şehrimizin en sevilen sanatçılarından birisiniz. Okurlarımız için sizi biraz daha yakından tanımak istiyoruz.

Aslen Afyon Sandıklı doğumluyum ama kendimi bildim bileli Denizli’deyim. Babamın görevi nedeniyle ilkokul, ortaokul ve lise eğitimimi Denizli- Çal ilçesinde tamamladım. Ardından KTÜ Müzik eğitimimi bölümünü kazanarak profesyonel anlamda müzik eğitimime başlamış oldum. Şuan hem eğitimci hem de solist olarak hayatıma devam etmekteyim.

Denizli Life: Müziğe olan ilginizi ne zaman fark ettiniz?

İlkokul yaşlarında ve hatta daha da küçükken, 4 yaşlarında ailemin Türk sanat müziğine ilgimin olduğunu anlamasıyla başladı. O yıllarda Yıldırım Gürses’in bütün şarkılarını da ezbere söylüyormuşum. Şarkıları şuan bile hala aklımdadır. Aslında ilkokul yıllarında kendim de müziğe olan ilgimi fark etmiştim. Hatta komşumuzun çocuğunun küçük bir orgu vardı ben de babamdan org almasını istemiştim. O dönemlerde Türkiye’de org bu kadar yaygın değil ve pahalıydı. Böyle olunca da babam yurt dışından bir tane org getirtti ve bende şarkıları dinleyerek kulaktan kendi kendime çıkartmaya ve çalmaya başladım. Liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına girdim. İşletme ve sınıf öğretmenliğine gitmek yerine müzik okumak istedim. Daha sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Bölümü sınavlarına girdim ve kazandım. 1999 yılında bu bölümü başarıyla bitirdim ve müzik öğretmeni olarak Denizli’de görevime başladım ve halen devam etmekteyim. Ayrıca Denizli Belediyesi Konservatuarında da uzun yıllar korist ve solist olarak sahne çalışmalarım oldu.

Denizli Life: Profesyonel sahne hayatınız ne zaman başladı?

İlk profesyonel sahne deneyimimi üniversite son sınıfta yaşadım. 2019 yılında özel bir geceyle sanat yaşamımın 20. yılını tüm sevenlerim ve dostlarımla kutlayacağım.

Denizli Life: Sahne çalışmalarınız nasıl devam ediyor?

Sanat yaşamım boyunca birçok önemli mekanda sahne aldım. Kış döneminde daha çok Pamukkale Karahayıt bölgesindeki otellerde sahne alıyorum. Yaz döneminde ise Giza Plaza Kır Düğünü Salonu’nda solist olarak çalışıyorum. Ayrıca yurtiçi ve yurt dışı özel geceler, firma-bayii toplantıları ve festivallerde de sahne almaktayım. Sahne aldığım mekanlar konusunda seçiciyimdir.

Denizli Life: Düğünlerde gelin-damat ya da davetliler sizden ne tür şarkılar istiyorlar? Repertuarınızı nasıl hazırlıyorsunuz?

Düğün günü öncesi mutlaka gelin ve damatla ön görüşme yaparım. Görüşmede çiftlerin hangi tarz müzikleri sevdiklerini ve neler istediklerini sorarım. Özellikle ilk dans çiftler için çok önemli. İlk dans şarkıları genellikle popüler olan veya zevklerine uygun şarkılar isteniyor. Nostaljik veya yabancı şarkı isteyen çiftlerimiz de oluyor. Müzikler her çifte göre farklılık gösterebilmektedir. Önümüzdeki yıl 20. sanat yılımı kutlayacağım. 20 yıldır hiçbir zaman hazır bir repertuarla sahneye çıkmamışımdır. O anki ortam neyi gerektiriyorsa ona göre anında repertuar belirliyorum. Profesyonellik bence burada devreye giriyor. Şarkıların geçişi ve şarkı seçimi bence çok önemli, paldır küldür, bir şarkıdan diğer bir şarkıya asla geçmem. Şarkıların tarz ve türleri geçişlerde önemlidir. Birbiri ile bağlantısı olmayan şarkılarla geçişler yaptığınızda insanlar hem zevk almazlar hem de eğlenemezler.

Still Life: Hem eğitimcisiniz hem de sahneye çıkıyorsunuz. Hem teori hem de pratik bir arada diyebiliriz. Bu ikisini nasıl dengeliyorsunuz?

Yaptığım işlerin her ikisi de müzik. Birinde müziği anlatıyorsunuz diğerinde sizi dinleyenlere müziği şarkılarınızla aktarıyorsunuz. Sahne bambaşka bir şey, sürekli göz önündesiniz. Eğitimcilik daha farklı, müzik eğitiminin pedagojik yönü çok önemli. Sahnede insanların istekleri ve taleplerine göre müzik yapmak durumundasınız. Barda ya da özel bir gecede yaptığınız müzikle düğün sahnesinde yaptığınız müzik farklı olmalıdır. Tüm sahnelerinizde ortak şarkılar ve repertuar olabiliyor fakat her çıktığınız sahnenin formatına göre seçtiğiniz şarkılar da farklılık göstermelidir. Bence bir solistin repertuarı zengin olmalıdır. Ayrıca az da olsa müzik eğitimi almış olması gerekiyor. Tabi ki piyasada alaylı müzisyenlerde var fakat piyasada uzun süre kalabilmeniz  için eğitim ve işinizi iyi yapmanız önemli. O yüzden işinizi düzgün yapmazsanız bir nefeslik olursunuz.

Still Life: Müzik piyasasını konuşursak günümüzde ünlü olmak, popüler olmak artık çok daha kolay. Popüleriteye nasıl bakıyorsunuz?

Şu anki toplum çok hızlı tüketen bir toplum. İnsanlar şarkılarınızı çok hızlı tüketiyorlar. Bu dönemde piyasada kalmak gerçekten çok zor. Geçmişe baktığınızda sanatçı çok az yetişiyordu. Şarkıcı demiyorum, sanatçı çok zor yetişiyordu ve bir yerlere gelebilmek için birilerinin sizin elinizden tutması gerekiyordu. O dönemde yapılan müzikler bambaşkaydı ve insanlar özümsüyordu, sindiriyordu müziği. 80’li, 90’lı yıllardaki müzikler hala kulaklarımızda ve yeni nesil o müzikleri şu an bile dinleyebiliyor ve söyleyebiliyor. Şu anki müziğe ve piyasaya baktığımızda çok hızlı bir sirkülasyon var. Şarkıları çok hızlı bitiyoruz ve şarkılar yorgunlaşıyor. Böyle olunca da hemen yeni bir şarkı bekliyorsunuz o şarkıcıdan. Sanatçı demiyorum, şarkıcı. Sanatçı ve şarkıcı bambaşka şeyler. Herkes şarkıcı olabilir, herkes albüm yapabilir. Bu dönemde eğer paranız varsa kolaylıkla albüm yapabilirsiniz. Fakat Sanatçı olmak çok zordur. Gerçek bir sanatçının sahne duruşu, tavrı, davranışı bambaşkadır.

Still Life: Beste yapıyor musunuz?

Küçük denemelerim oldu. Fakat yoğunluktan pek zamanım olmuyor. Eğer bir albüm ya da single çıkartma durumum gündeme gelirse aslında şarkılarım hazır. Ünlü birkaç sanatçı arkadaşlarımın albümde kullanmam için bana söz verdikleri besteleri var. Onların bir kaçı ile albüm ya da single çıkartmam mümkün fakat gündemimde şuan için albüm düşüncesi yok fakat ilerde ne olur bilemiyorum.

Denizli Life: Kimleri beğeniyorsunuz ya da dinliyorsunuz?

Yeni jenerasyondan Derya Ulu, Simge Sağın ve Tuba Yurt’u beğeniyorum. Hatta geçtiğimiz ay birlikte sohbet etme imkanımız olmuştu. Bu şarkıcıların sesleri yumuşak ve güzel buluyorum. Eskimeyen sanatçılardan Sezen Aksu, Tarkan ve Harun Kolçak’ı severek dinliyorum. 80’ler, 90’lar daha çok hoşuma gidiyor. Bence müzikte seçici olmak lazım her önünüze gelen müziği dinlememelisiniz. Ben müzik türü bakımından hiçbir zaman ayrım yapmam fakat kalitesiz müziği de asla dinlemem.

Denizli Life: Sahne kıyafetlerinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Sahnede kıyafet bence çok önemli. Kıyafetlerimi daha çok kendim belirliyorum. Giydiğiniz kıyafet karşı tarafa verdiğiniz önemi gösterir. Şık ve ortama uygun kıyafet giyinebilmek önemli. Şuan sahnede yeni trend spor görünümlü kıyafetler. Spor derken günlük kıyafetle de sahneye asla çıkılmamalı. Yılbaşında, özel bir gecede ya da baloda özel tasarım kıyafetler seçebilirsiniz fakat her hafta sonu çıktığınız bir mekanda da abartı bir kıyafetlerle sahneye çıkılmamalı.

Denizli Life: Sahne hazırlıklarınız nelerdir? Özel olarak yaptığınız şeyler var mı?

Çok titiz ve biraz da mükemmeliyetçi birisi olduğumu söylerler. Kendi işimi kendim takip ederim. Program öncesi sesimi yormamak adına çok fazla konuşmamaya dikkat ederim. Uykumu mutlaka alırım. Sahnenin ve müzisyenlerin hazır olup olmadığını ki kıyafetlerine kadar dikkat ederim. Programlarımda iki kostüm kullanır sahne arası mutlaka kostüm değişikliği yaparım. Sesim için ılık şeyler içmeyi tercih ediyorum. Eğer sesimde yorgunluk ve kısılma varsa ılık, karanfilli ballı su içerim.

Denizli Life: Sanatçı kaprisi var mı sizde ya da egosu?

Ben olmadığını düşünüyorum. Fakat işimde çok titiz olduğum için böyle düşünenler olabilir. Eğer bu kaprisse işimde evet kaprisliyim. Fakat kişilik olarak mütevazi bir insanımdır. Çünkü çıktığınız sahneye size değer veren insanlar geliyor. O yüzden insanlara en iyisini vermeniz, en iyisini yaşatmanız gerekiyor. Yoksa sizin orada olmanızın bir anlamı yok.

Denizli Life: Müzik dışında neler yapıyorsunuz? Hobileriniz var mı?

Yapı olarak bir işe başladığım zaman onu sonuna kadar ilerletirim. Masa tenisi hobimdi. Fakat bu branşta ilerleyerek masa tenisi milli hakemi oldum ve yurt içinde turnuvalarda hakemlik yapmaktayım. Aynı zamanda  bir televizyon programı için Rahmi Aygün ve Mehbare Çelik’ten spikerlik ve sunuculuk eğitimi aldım. Ayrıca uzun yıllar il içi ve il dışı programlarda spikerlik ve sunuculuk görevlerinde bulundum. Bir diğer ilgi alanım ise Halk oyunlarıydı. Bu alanda da kendimi geliştirerek Halk oyunları antrenörlük belgesine sahip oldum. Yaptığım bir hobiyi sonuna kadar ilerletmeyi  seviyorum ve hobilerimi meslek haline de dönüştürebiliyorum. İş dışında sinema, tiyatro ve operaya gitmeyi, fırsat buldukça da seyahat etmeyi ve gezmeyi seviyorum.

Denizli Life: Yemekle aranız nasıl?

Yemek ile aram iyidir. Bence bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçiyor derler ya benim için de öyle. Evde yemek çok önemli. Eşim güzel yemekler yapar fakat  ben de mutfağa girdiğim zaman farklı yemekler denemeyi severim. Daha çok hafif ağır olmayan yemekleri ve etli yemekleri tercih ediyorum. Özel sosları ve farklı tatlıları mutlaka denerim.

Denizli Life: Son olarak Denizli’nin gece ve eğlence hayatını sormak istiyorum.

Denizli’de eğlence hayatı önceleri güzel ve çeşitliydi. Fakat son zamanlarda canlı müzik yapan mekanların azalmasıyla  alternatifler de pek kalmadı. Bu durumda da birkaç mekan çalışır oldu ve buralarda da aynı solistler sahne almakta. Durum böyle olunca da insanlar daha çok il dışına farklı solistleri dinlemeye gidiyorlar. Bence mekanlarda sürekli aynı solist yerine farklı günlerde farklı solistler sahne almalı. Müzikli mekanlar ne kadar çok  olursa dinleyicilerin de sanatçılarla buluşması o kadar kolay oluyor ve onları dinleme imkanı buluyorlar. Denizli’de güzel bir dinleyici kitlesine var ve artık müzik dinleyicileri çok bilinçli. İnsanlar iyi kötüyü, amatör veya profesyoneli çok iyi ayırt edebiliyor.

Denizli Life: Mustafa bey benim sorularım bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Öncelikle bu özel ve kaliteli dergi aracılığı ile beni tekrar dinleyicilerimle buluşturduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Müzik ruhun gıdasıdır. Sizler de müzikten asla ayrılmayın ve hep müzikle kalın…

Denizli Life:Bu keyifli sohbet için biz çok teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Bir cevap yazın