“Çöpten Fastfood”

Bir Fotoğraf Okuması

Yazmam için bir teklif geldiğinde eskileri karıştırma adetim

vardır. Geçmişi yad etmekten ziyade ihmal edilmiş

görsel imgeleri tararım çoğu zaman. Bunlar genellikle

çektiğim fotoğraflardan oluşuyor. Yaşamımın uzun olan

bölümü henüz 20. yüzyılda geçtiği için çok sayıda negatif filme

çekilip kağıda basılabilmiş ya da hiç basılmamış “analog” fotoğraf

kayıtlarım var. Bunlardan şanslı bir kareyi ve serisini fotoğraf

okuması bağlamında paylaşmak istiyorum. Analog ya da dijital

her fotoğraf karesinin öncelikle çeken için öznel bir önemi vardır.

Bunun dışında belgeci olması ya da sanatsal değer taşıyıp taşımaması

sorgulanabilir.

“Çöpten Fastfood” adını verdiğim fotoğrafım, 1997 yılında Ankara’da

Kızılay Meydanı’na çok yakın bir noktada çekildi. Arka planında

Güven Park’ın üst kısmı görünmektedir. Yaya üst geçidinin

hemen altında konumlanmış çöp kovaları karşıdaki fastfood yiyecek

satıcısı dükkanların akşamdan

kalma artıklarıyla doluydu. Sabahın

erken saatleri, sanırım 08.00

gibi, işe gitmeye çalışan insanlar

telaşlı. Yüksek lisans tezim için

Ankara’da yaşayan bir sanatçı ile

röportaja gidiyordum, fotoğraf makinesi

boynumdaydı. Çöp kovalarını

karıştıran bir evsizin, yemek artıklarını

çıkardığını gördüm. Strafor

köpükten kullan at bir kabın içinde

kalmış, makarna, pizza artıklarını,

orada bulduğu plastik bir çatalla

yemeye başladı. Bu çarpıcı görüntü

karşısında dondum, fotoğraf

çekip çekmemek arasında gittim

geldim. Beni fark etmediğini görünce

cesaretimi toplayıp çekmeye

başladım. Kafasını kaldırdığında

yan taraftaydım beni görmedi. Bu

bir “suskunluk” anıydı. 20. yüzyılın

sonuna doğru en çarpıcı fotoğraflarımı

çektiğimi düşündüm, bir şeyleri

imlemiştim, önceleri tam adını

koyamadım. Burası New york değil

Ankara’ydı, evsizler (homeless) görüntüsüne

alışık değildik ya da henüz

benim kafamda yer etmemişti.

2000’li yılların başlarında İzmir’de

doktora yaparken rahmetli Prof. Dr.

İbrahim Armağan Hoca’nın sanat

sosyolojisi dersinde bu görüntüye

olgusal bir anlam yüklemiştim:

“küreselleşme”. Bunun üzerine 2006 yılında küreselleşme ile eğitim-

sanat ilişkisini değerlendiren bir bildiri yazdım.

Yıl 2005 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şubesi bir

fotoğraf yarışması düzenledi. Konusu “Suskunluk” tu. İmlediğim

konuyla tam örtüşmüştü, “Çöpten Fastfood” başarı ödülü kazandı,

sıralamada 3. oldu. Benim için önemli bir kazanımdı, öncesinde ve

sonrasında pek çok ödül aldım ama bu belki de fotoğrafı sürdürmeme

neden olan kritik andı.

İmler, insandan bağımsız olarak doğada var olabilir ve hatta kimi

diğer canlılar tarafından da üretilebilirler. İmgeler ise sadece insana

özgü, algı sonrası zihinde oluşan çağrışımlar, hayaller ve

kurgular dünyasıdır. Ortaya çıkışları, ifade edilmelerine, başka bir

deyişle ötekinin algı alanına girmesine bağlıdır. Öteki (hepimiz oluyoruz)

yeni imgeleri, kendi imge dünyasıyla karşılaştırır. Bu eylem,

yeni ötekiler tarafından tekrar ve tekrar

yeni imgeler üretilmesini sağlar,

sanat ve tasarımın gelişmesini buna

bağlarız ama sonsuz sayıda üretilen

imgelerin çokluğu bakar köre dönüşmemize

neden olur, yani algıda

seçicilik önemli ölçüde kaybolur. Bu

durum izole mekanlarda sergilenen

seçilmişlerin sanat nesnesi ya da

“değerli” olarak kabulünü kolaylaştırır.

Fotoğrafa dönelim.

Bu fotoğrafa benzer içerikte pek çok

fotoğraf Dünyanın başka şehirlerinde

çekilmiş olsa bile aynı olmadıkları

gibi aynı kültürel kodları taşımazlar.

Kayıt altına alınmış bir fotoğraf kendi

içinde tamamlanmış okumaya açık

görsel bir imgedir artık. İçinde yer

alan göstergeleriyle izleyenlerine bir

anlatı sunar, bunlar genellikle tema

/ kod tablolarıyla gösterilir. Burada

uzun yazmaya yeterli yer olmadığı

için, kısaca şu başlıklar altında toplayabiliriz:

Modern yaşam, hızlı yaşam,

gelir adaletsizliği, fakirleşme, endüstriyel

üretim ve tüketim, sosyal

devlet, sosyal iletişimsizlik, yalnızlaşma,

ötekileştirme, vb. İzleyiciler,

bu kadar gerçekçi bir fotoğrafın anlatısında

uzlaşsalar bile, kültür, inanç

gibi değerler yüzünden okumaları

farklılık gösterebilir.

Çöpten Fastfood, 1997, Bekir İnce