Denizli’nin Adım Adım Yolları…

Fatma Subaşı evgili okurlarım, 5 yıldır Denizlimizi adım adım ve toplu taşıma araçları ile geziyorum. Tahmini coğrafi olarak %50’sini gördüm. Sizlere, yerel yönetimlerde neler yapılabilir konusunda gördüklerimi ve fikirlerimi aktarmaya çalışacağım. Osmanlı İmparatorluğu döneminde şehrin temizliği ve güvenliğinden sorumlu kişilere şehremini denilirdi, şu anda belediye başkanı anlamına geliyor. Belediye başkanı denildiğinde şehrin tamamından her konuda sorumlu kişi anlaşılır. Sorumluluk çok büyük; ilk sıralarda temizlik ve güvenlik gelmektedir. ‘Temizlik İmandan Gelir’, ‘Aslan Yattığı Yerden Belli Olur’…

"Denizli’nin Adım Adım Yolları…"

Misafir

FATMA SUBAŞI Sevgili okurlarım, yaşadığım olayları, mutlulukları, hüzünleri, güzellikleri, olumsuzlukları, bana anlatılanları… sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. Bu sayımızda konumuz misafir. Dedem anlatırdı; köyümüzde, köy odalarında dışarıdan gelen misafirler konaklarmış. Başta muhtar olmak üzere, hali vakti yerinde olan aileler bu odaların bakımından, yemeklerinden sorumlu olurlarmış. Kahvehaneler kurulmadan önce köyün erkekleri bu odalarda toplanır, istişare eder, köy hakkında veya ailelerin varsa sorunları hakkında bir karara varırlarmış. Benim çocukluğumda haftada bir kez odanın önünde pazar kurulurdu, çok küçük…

"Misafir"

BEN SANA MECBURUM

Plajın kıyısındaki kafe, bu günlerde onun en çok vakit geçirdiği yerdi. Kahvaltıdan sonra bisikletine biniyor, iki kilometre kadar yol aldıktan sonra buraya ulaşıyordu. Neredeyse on gündür denize girmiyordu. Akşam saatlerine kadar bir yandan çay kahve içiyor bir yanda okuyordu. Plajın gürültüsü ve görüntüsü ilgisini çekmiyordu. Akşam saatlerini hafif alkolle karşılıyor, gece yarısına dek hem okuyor hem içiyordu. Düzgün fiziği çevredekilerin ilgisini çekiyor, konuşmaya çalışanlar oluyor, az cevapla geçiştiriyordu. Gece yarısı bisikleti yedekleyip giderken kumsala iniyor,…

"BEN SANA MECBURUM"

ÇOCUKLARDA AKILLI TELEFON KULLANIM BOZUKLUĞU NEDİR ?

UZMAN KLİNİK PSİKOLOGFATMA KURTÖZGEÇMİŞ1992 yılında doğdu. 2015 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi  Psikoloji bölümünü bitirdi. 2018 yılında Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji Bölümünde “Üniversite Öğrencilerinde Akıllı Telefon Kullanım Bozukluğu ve Çocukluk Çağı Travması ve Dürtüsellik İlişkisi” üzerine tez çalışmasını tamamladı.Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olan Denizli Pamukkale Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğünde KİOÇ (Korunmaya İhtiyacı Olan Çocuklar) kapsamında Nisan 2016’da görevine başlayarak; madde kullanan, cinsel istismara uğrayan, intihara teşebbüs eden, suça sürüklenen çocuklar hakkında…

"ÇOCUKLARDA AKILLI TELEFON KULLANIM BOZUKLUĞU NEDİR ?"

ŞÜKRAN…

CEMAL ATAMAN “Fabrikamızdan emekli Hikmet Dildar vefat etmiştir. Cenazesi yarın ….. camisinden öğle namazını müteakiben  kaldırılacaktır…” Fabrikanın sayfasında gördüğü bu duyuru onu ta eskilere götürdü. Hikmet ağabey, okula başladığında “kalemi sağ eline al” diye sol eline vuranlardandı. Yani çok yakın bir komşu ağabeydi. O zamanlar sol elle yazmaya izin verilmezdi. Belki de ondandı yazısının kötülüğü. Solakken sağ elle yazmaktan. Uzak bir şehir sayılmazdı. Doğup, büyüdüğü, Hikmet ağabeyin vefat ettiği şehir. Gitmeli miydi? Evet, evet gitmeliydi.…

"ŞÜKRAN…"

DENİZ YILDIZLARI

Evleri tren istasyonunun alt tarafındaydı. Her gün trenler geçerdi karşılıklı. Yolcu trenleri vardı, yük trenleri vardı. Geçiş saatlerini ezberlemişti. Çocukluğunun en büyük eğlencesi istasyona gidip geçen trenleri izlemekti. Yolcu trenleri özellikle ilgisini çekerdi. Değişik insanlar görürdü. Kasketli köylüler, bastonlu dedeler, şehirli kadınlar ve çocuklar. Çocuklara imrenirdi. En büyük hayali o trenin en uzağa gidenine binip bilmediği uzak kentlere gitmekti. Okulda dersleri iyiydi. İlkokul son sınıftaydı. Okumak öğretmen olmak istiyordu. Yaşadıkları yerde öğretmen okulu vardı. Babası…

"DENİZ YILDIZLARI"

OLMAK YA DA OLMAMAK İŞTE BÜTÜN MESELE BU!

Shakespeare’in 1599-1601 yılları arasında yazdığı ünlü oyunu Hamlet’tengünümüze ulaşan bu meşhur cümle 400 yılı aşkın bir sürece imzasını atmıştır. Shakespeare’in Hamlet’in ağzından söyledikleri de tüm dünyada yüzyıllardır yankılanıyor. “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” Ortaçağ toplumunu çağdaş toplumdan ayıran özellik,ortaçağ toplumunda bireysel özgürlüğün bulunmayışıydı. Günümüz toplumlarında ise sanal gerçeklik ile ayrı bir boyut kazanmış idare şekilleri oluşmuştur. Realite(gerçekler)ile olgular örtüşmemektedir. Danimarka Prensi Hamlet’inTragedyası’nda belirtildiği gibi insan karmaşık bir varlıktır. İyiliği, kötülüğü, sevinci, kederi…

"OLMAK YA DA OLMAMAK İŞTE BÜTÜN MESELE BU!"

YEŞİL TİŞÖRT

                                                                            SAVAŞ ÜNLÜ                                                                                                                                  Bazı insanların varlığı yeter yaşamda. Onlarla aynı kentte yaşamak, aynı havayı solumak ne güzeldir. Hiç ummadığınız bir yerde karşınıza çıkması neye değişilir ki.                Yaşantınızda sevebilecek birine rastlamak, tüm benliğinizle sevmeniz, nasıl bir şeydir acaba? Hele dünyanın en büyülü, en sorumluluk isteyen sözünü söylemek. Seni seviyorum…                İnandırıcı olmaz mı? Gerçekten sevmedin mi? Bu sözü söylemedin mi? Daha önce birine söyleseydim karşında olmazdım. Söylemiş olsaydım, sana söylemek gibi yalana sapmazdım. Dünya…

"YEŞİL TİŞÖRT"

ARAMIZDA DAĞLAR VARMIŞ GİBİ…

                           SAVAŞ ÜNLÜ                                                                                                                      Acı olan da bu, yakınımda, yanı başımda ama göremiyorum. Sesini duyacağım seslense, benden çok uzaktaymış gibi.             Soluk alıp verişlerini duyumsuyorum. Nefesi yanık yanık karanfil kokuyor. Burnuma dek ulaşıyor, kahreden de o işte.             Oysa düşlerim öyle büyük de değildi. Gündüz işlerini halledecekti. Geceler bizim olacaktı. Koluna girecek, uzun parmaklı ellerini tutacaktım. Temmuz ayının sıcağına inat daha bir sokulacaktım yanına. Onun sıcaklığı farklıydı. Ne terletir, ne de bunaltırdı.            …

"ARAMIZDA DAĞLAR VARMIŞ GİBİ…"