. ”AŞK”olsun…. “Hasretini, yokluğunu, sensizliği bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki, yüreğimin etinde.Gitgide çoğalarak, gitgide derinden işleyerek. Öyle dayanılmaz oldu ki bu. Seni boğabilirdim senden kurtulmak içinçünkü seni o kadar seviyorum… “(N.H.Ran) Şairin belirttiği gibi ruhu, bedeni yakan ve tutsak eden bir şey midir aşk? Yoksa şehir yaşamının yalnızlığında kaybolan benliğimizi ararken çektiğimiz acının ilacı mıdır? Belki de İnsan soyunun sürmesi için gereken üreme içgüdüsünün süslü kelimelere dökülmüş halidir. Ya da yeterince modernleşememiş toplumlarda kapitalizmin tüketmek…
"”AŞK OLSUN”"Etiket: NAZIM HİKMET
Tıpkı ömrümüz gibi mevsimlerlede gelip geçiyor … İlkbahar, yaz derken işte sonbahar da geldi, hatta Eylül tıpkı sararan yapraklar gibi rüzgarların peşine takılmış gidiyor bile. Eylül ayı; sarımsıcak, şahane bir ay… Sonbahar; bir başka deyişle hazan yani hüzün mevsimi. Kısalan günler, sararan yapraklar, yağan yağmurlar ve esen serin rüzgarlar hangimize hüzün vermez ki? Kimimiz gelip geçen ömrümüze yanarken, kimimiz sevgiliyle geçen güzel yaz günlerinin özlemini duyarız. Eylülün ayının ortalarını yaşıyoruz. Bir başka deyişle hazan mevsimi..…
"HAZAN MEVSİMİ EYLÜL"