Değerli Denizli Life okurları bu sayımızın prestij konuğu şehrimizin önemli marka mekanlarından biri olan Pide Dünyası’nın genç patronu Bekir Karadaban. 1984 Tavas doğumlu olan Karadaban aynı zamanda Fırıncılar Odası Başkanı. 2014 yılında devraldığı görevine Ocak ayında yapılan seçimlerin ardından ikinci kez seçilmeyi başardı. Bekir Karadaban’ın insanı kıskandıracak bir çalışma azmi ve enerjisi var. Daha çocuk yaşta başladığı mesleğinde bugün zirveyi zorluyor. Vizyoner kimliği onu bir adım öteye taşırken babasından aldığı iş disiplini ve çalışma azmi de yere sağlam basmasını sağlıyor. Oldukça programlı ve disiplinli çalışmayı seven Karadaban, iyi bir kitap okuru, adrenalin tutkunu ve örnek bir aile babası. Yeni nesil iş adamı profili çizen Bekir Karadaban’la Pide Dünyası’nı, oda başkanlığı Denizli Life: Bekir Bey okurlarımız için sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Dört çocuklu bir ailenin en küçük bireyiyim. Çok küçük yaşta ağabeyimin birini trafik kazası sonucu kaybettim. Diğer ağabeyim 1995 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştı. Ben de ilkokuldan yeni çıkmıştım ve babam 30 yıldır yaptığı mesleği birine bırakmak istiyordu. O nedenle benim okula devam etmemi istemedi. Askere gidinceye kadar babamla birlikte çalıştım. İşyerimiz sanayideydi ve ben tepsiyle sanayide pide sattım. İlerleyen yıllarda sanayide bir yer daha açtık. Orayı ben işlettim, çok para kazanmadım ama esnaf olarak kendi ayaklarımın üzerinde durabilmeyi öğrendim. Mesleğimle ilgili kalfalık, ustalık belgelerimi tamamladım. Vatani görevimi tamamladıktan sonra da kendi markam olan Pide Dünyası’nı faaliyete geçirdim.
Denizli Life: Babanızın mesleğini yapıyorsunuz ve kurulu bir düzen varken yeni bir başlangıç yapmak istemenize babanızın yaklaşımı nasıl oldu?

Yenilikçi bir insanım ben, yeni bir çehre oluşturmak ve değişik bir şey yapmak istiyordum. Avukat olan ağabeyimi de kaybetmemiz sonucu babam zaten elini eteğini her şeyden çekmişti. Bizim ismimizi devam ettirsen daha iyi olur dedi ancak “Sen zaten bir başarı yakalamışsın ben de kendi başarımı ispat etmek istiyorum” dedim. Pide Dünyası böyle kuruldu ve ilk şubemizi 2007 yılında Bereketler Mahallesi’nde açtık. 2011 yılında ikinci şubemizi Akkonak’ta açtık. Kınıklı şubemizi ise 2014 yılında hizmete açtık. Sonraki süreçte Pide Dünyası’nın tek çatıdan kontrol edilebilmesi için ayrı bir depo sistemi kurduk. Ürünlerimizde kullandığımız malzemeler tek yerde hazırlanıyor ve dağıtımı yapılıyor.

DenizliLife: İlk şubenizi açarken bugünleri görebileceğinizi hayal ediyor muydunuz?
Yanımda bir kuzenim ve bir çırakla işe başlamıştım. Şimdi ise Pide Dünyası 50 kişilik kocaman bir aile. İş hayatımız boyunca sektördeki eksiklikleri görüp gidermeye çalıştık, çalışanlarımızın sosyal hayatlarını geliştirmeye devam ediyoruz. Hala eksik olan şeylerin olduğunu düşünüyorum ve değişik şeylerin yapılması gerektiğine inanıyorum.
Denizli Life: Pide çok sevilen ve tercih edilen bir ürün. Yeni lezzet arayışlarınız da var üstelik. Kaç çeşit pide yapıyorsunuz?

Çeşitlerimiz saymakla bitmeyecek kadar çok. Her türlü klasik pidenin dışında çikolatalı pide, tahinli ballı cevizli pide, vejeteryan pidelerimiz var. Bunun haricinde her türlü eşleşen gıda ürününü kullanarak spesiyal pideler yapılabilir. Bu anlamda inanılmaz geniş bir ürün yelpazesi var.
Denizli Life: Sizin en sevdiğiniz pide hangisi?
Ben genellikle kenarları açık, çıtır pideyi tercih ederim. İnce hamurlu, peynirli yumurtalı pide zafer gazozuyla harika olur. Gelir seviyesi ne olursa olsun, en düşükten en yüksek kesime kadar herkesin tercih ettiği bir üründür pide. O nedenle tam anlamı ve kıvamıyla yapıldıktan sonra haftada 3-4 kez tercih edebilirsiniz.

Denizli Life: İşinizi yaparken, markanızı oluştururken karşılaştığınız güçlükler oldu mu?
İster istemez oldu tabi. Sektör hak ettiği değeri bulamıyor. Eski işletmelere baktığımızda içerde yarıya kadar fayans olan; kürdanları jelatinsiz olan; pideyi yapan kişinin, doğrayıp servis eden, hesap alan kişinin aynı kişi olduğunu görüyoruz. Garson sistemi olmayan, paket servisi olmayan işletmelerdi. Pizzacılık sektörüyle ilerlemeye başladı. Artık marketlerin bile evlere servisi var. Diğer yandan işin kalitesini biraz daha arttırmak istedikçe ücretlerin onu karşılamadığını görüyorsunuz, sistem hak ettiği değeri bulamıyor. Çünkü işletme sayısı çok fazla ve pasta dilimi her geçen gün daha da küçük parçalara bölünüyor. Bu nedenle işletmeler tam kapasite çalışamıyorlar. Yetişmiş eleman ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu süreçte markanın ön planda olduğunu gördük. Denizli kendini çabuk geliştiren ama işletme sahibini mekanda görmek isteyen bir müşteri kitlesine sahip. Markalaşmakla birlikte işletmeciliği de bilmek gerekiyor. Markalaşmak ise çok zor. Marka mısınız diye sorarsanız tam anlamıyla bir marka olduğumuzu söyleyemem. Daha çok eksiklerimiz var. Kendi sektörümüzde, kendi ilimizde en iyi şeklide yaptığımızın, birkaç basamak yükseldiğimizin farkındayız ama daha iyi olmamız gerektiğini düşünüyorum daha da geliştirebilmeliyiz. Çalıştığımız arkadaşlarımızın sadece bedensel gücünden değil aynı zamanda fikirlerinden de istifade etmemiz gerektiğine inanıyorum. İşletme olarak toplantılar ya da anketler düzenleyerek yeni lezzetler ya da farklı konularda fikir alışverişleri yapmaya özen gösteriyoruz.
Denizli Life: Ürünlerinizde kullandığınız malzemelerin özellikleri nedir, nelere dikkat ediyorsunuz?