Unutkanlık günlük hayatımızda sıklıkla yakındığımız bir durum haline geldi. Gün içinde koşuşturmacaların arasında yapmamız gereken işleri, toplantımızı, alışveriş listemizi, telefonumuzu nereye koyduğumuzu unutur hale geldik. Bunun sonucunda da hepimizin aklına ‘acaba bende bunama mı başladı?’ sorusu geliyor. Çoğu zaman gençlerde bu yakınmalar panik yaratırken, ileri yaşlarda görüldüğünde yaşlanmanın normal gidişatına bağlanıp ihmal edilebiliyor. Unutkanlık dediğimizde çoğunlukla hafıza sorunları aklımıza geliyor, özellikle genç yaşlarda bu tür unutkanlıklar ruhsal ve fiziksel durumlara bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. En sık olarak uykusuzluk, depresyon, stres ve endişe bozukluğu, bunların dışında metabolik durumlar, özellikle tiroid bezinin az çalışması (hipotiroidi), bazı ilaçlar, alkol, vitamin eksiklikleri (özellikle b12 vitamini) sayılabilir. Bu saydıklarımızın dışında böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları gibi metabolik hastalıklar, enfeksiyöz hastalıklar, beyin tümörleri, epilepsi, miyokard enfarktüsü, beyin damar hastalıkları, kazalar, kafa travmaları sayılabilir.
Unutkanlıktan yakınan kişilerin altta yatan sebeplerin ayırt edilebilmesi için aile hekimlerine danışması ve gerektiğinde nöroloji uzmanına başvurmaları önemlidir.
Bunama yani tıp dilinde demans dediğimiz durum ise yalnızca bellek kaybını değil, eşlik eden belirtiler bütününü ifade eden bir terimdir ve kısaca erişkinlerde merkezi sinir sisteminin hasarlanması sonucunda meydana gelen kalıcı ve çoğunlukla ilerleyici zihinsel yeteneklerde azalma olarak tanımlanabilir. Yalnızca bellek kusurları değil günlük işlevleri etkileyebilecek düzeyde diğer bilişsel alanlardan herhangi birinde veya birkaçında daha bozulma ile karakterizedir. Günlük yaşamı etkileyen bu tür bozulmalar bellek dışında dil, planlama-soyut düşünme gibi yürütücü işlevler, dil, beceriler, görsel ve mekansal işlevlerde olabilmektedir.
Demans sendromunun temel olarak etkilediği
3 alan vardır:
1- Zihinsel fonksiyonlar
2- Davranışsal belirtiler
3- Günlük yaşam aktiviteleri
Demansın en sık görülen belirtileri şunlardır:
– Günlük aktiviteleri, mesleki becerileri etkileyebilecek düzeyde bellek kaybı, eşyaları nereye koyduğunu unutma, buluşma saatini unutma, söylediklerini tekrar tekrar söyleme, sorduğu sorulara cevap almasına rağmen tekrar sorma,
– Dil alanında bozulmalar, kelimeleri yanlış kullanma, kelimeleri çıkaramama, konuşma hızında düşüş ve duraksamalar,
– Rutin olarak yapılan basit işleri gerçekleştirmede güçlükler, karar vermede güçlük,
-yönünü bulmada zorluk, odaları/sokakları karıştırma,
– Duygulanımda bozulmalar, sinirlilik, içe kapanıklık, inatlaşmalar,
– Kişilik değişiklikleri,
– Yargılamada ve soyut düşüncede bozulma
Demansın yani bunamanın bir çok sebebi bulunmaktadır. En sık görülen demans sendromu halk arasında da iyi bilinen Alzheimer hastalığıdır. Hastalığın ismi Alman psikiyatri uzmanı Alois Alzheimer’dan gelmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 5.3 milyon Alzheimer hastası bulunmakta ve bu rakamın 2050 yılında 13.8 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir. İnsan ömrü uzadıkça bu hastalığın görülme sıklığı artmaktadır. Bazı genetik tipleri erken yaşlarda başlamakla birlikte 65 yaş üstünde görülme sıklığı artar ve insan ömrü uzadıkça her 5 yılda bir katlanarak artmaya devam eder.
RİSK FAKTÖRLERİ
– İleri yaş, aile hikayesi ve genetik alt yapı gibi değiştirilemez faktörlerdir;
– Obezite, insülin direnci, hipertansiyon, dislipidemi,
– Travmatik beyin hasarı, beyin damar hastalıkları, Down sendromu
– Enfeksiyonlar
Alzheimer hastalığı ile ters yönde ilişkisi olan yani koruyucu olduğu düşünülen başlıca faktörler ise yüksek eğitim düzeyi, zihinsel ve fiziksel egzersizler ve Akdeniz tipi diyettir.
Hastalığın erken , orta ve ileri evre olarak sınıflayabileceğimiz 3 temel evresi vardır. Erken evrede unutkanlık, davranış problemleri, depresyon belirtileri, karar vermede zorluk, yeni bilgileri kaydedememe gibi belirtiler görülür ve bazen hasta ve yakınları tarafından ihmal edilebilir, yaşlılığa bağlanabilir. Orta evrede sosyal becerilerde kayıp, ilişkilerde kötüleşme, agresyon, paranoyalar, kaybolma görülebilir ve bu evrede yakınlarının çoğunlukla yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar. İleri evrede ise tamamen başkalarına bağımlı hale gelir, ayrıca yeme ve yutma zorlukları, yürüyememe, konuşmada belirgin azalma gibi fiziksel olarak da etkilenmeler görülür.
Alzheimer tanısı koyduran spesifik bir test yoktur. Klinik değerlendirme ve zihinsel fonksiyonlara yönelik testler , diğer olabilecek metabolik ve enfeksiyonlara bağlı durumları araştırmak için laboratuar tetkikleri ve beyin görüntülemesi yapılır. Bunların dışında elektroensefalografi (EEG), beyin omurilik sıvısı incelemesi ve psikiyatrik değerlendirmeler yapılabilir.
Tedavide kullanılan çeşitli ilaçlar özellikle erken dönemlerde başlandığında gidişatı yavaşlatmaktadır. Ayrıca ek belirtilere yönelik özellikle depresyon ve agresyonu azaltma amacıyla çeşitli ilaçlar kullanılabilmektedir. Ancak bu hastalığın kesin tedavisi bulunmamaktadır.
Alzheimer hastalığı hasta yakınları için üzücü ve yıpratıcı bir rahatsızlıktır. Özellikle hastalığın evreleri ve karşılarına çıkabilecek durumlar için bilinçlendirlmeli, eğitim ve sosyal destek sağlanmalıdır.
Son yıllarda hastalığı önleme, aşılama ve tedavi için çalışmalar dikkatle yürütülmekte olup ileride bu hastalığı anlamamıza ve tedavi etmemize yönelik umutlar artmaktadır.
ÖZETLE
Her unutkanlığı olan demans hastası değildir, her demansı olan da Alzheimer hastası olmayabilir.
Unutkanlık yakınması olanlar öncelikle iyi bir değerlendirmeden geçmeli ve gerekirse tetkikleri yapılmalıdır.
Bunama yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu değildir.
Bunamadan şüphelenilen kişiler iyi bir nörolojik değerlendirmeden geçmeli ve Alzheimer dışı sebepler de dikkatlice araştırılmalıdır.
Alzheimer hastalığı kesin sebebi belli değildir ancak kolaylaştıran bazı risk faktörleri vardır. Bu hastalığı geciktirici bazı koruyucu faktörler de bulunmaktadır.
Bu hastalık bulaşıcı değildir, ancak bazı bulaşıcı hastalıklar yönünden araştırılmalıdır.
Kesin tedavisi yoktur ancak tedaviye erken başlamak ve doğru tanı koymak önemlidir.