EKMEK, ŞARAP, SEN VE BEN…

BİNNUR OLCAYTÜRKAN

Bir de sabahın dördü… diye devam eden mısraları bilenler bilir en çok da aşık olanlar, aşk acısı çekenler, yolu sevdayla kesişenler mırıldanır bu dizeleri.

Sen ve ben… İki kişilik bir dünyanın adıdır aşk… İki kişilik bir dünya, iki kişilik bir hayat ve içinde sonsuz duygunun devir daim ettiği ayrı bir gezegen. Sahi aşık olan kişi bu dünyayla bağını koruyabilir mi yoksa başka bir alemde mi sürdürür varlığını?

Aşk bir kapışmadır. Çetin bir karşılaşma üstelik… Hakkını vermeyi, layığınca yaşamayı gerektirir. Hayatının en büyük mucizesi budur belkide: senin ve onun karşılaşması. Hangi köşebaşında, hangi sokakta ya da hangi zamanda gerçekleşeceğini kimsenin bilemediği; koskoca bir ömrün içinde kısacık bir anda saklı; o an yakalaman gereken bir mucize…

AŞK, Karşılaşmak… kavuşmak… karışmak… kaybolmak… yok olmak… varlığını varlığında yitirmek ve bir olmaktır.

Her fani göze alabilir mi aşkın bu döngüsünü. Lezzeti şiddetinde gizli olan bu güçlü duyguyla herkes başa çıkabilir mi?

AŞKIN KARANLIK YÜZÜ

Yüzümüz her zaman güneşe dönmez aşıkken, içimiz çiçek açmaz… Adı kıskançlık olan sinsi bir düşman çok geçmeden ruhumuzu ele geçirir. Güvensizlik, kıskançlık, tedirginlik, kaybetme korkusu ve daha niceleri dört bir koldan saldırıya geçer ve kulağımıza türlü fısıltılar üfler.Güneşimiz gölgelenir, açan çiçeğimiz solmaya başlar… En kıymetlimiz bir anda düşmanımız oluverir. Aşk bizi hipnotize eder, sevginin yerini nefrete bırakması an meselesidir artık. O şarkının da dediği gibi “aşk nefrete ne yakınsın” gerçeğini hayretle tecrübe ederiz. Kendimizle beraber sevdiğimiz de bu yıkıcı süreçten payına düşeni alır. Güneşli günler geride kalmıştır artık; baharyerini güzebırakır. Ne diyordu şair: “herşey bir insanı sevmekle başlar” ya da bunun tam tersi “heryeş bir insanı sevmekle biter”.

AŞK BİZE NELER YAPIYOR NELER?

Edebiyatın, efsanelerin, mitolojinin bitmek tükenmek bilmeyen ab-ıhayatı… Öyle güçlüki; binlerce yıldırtekrar ve tekrar yazılıp, çizilip, anlatıldığı halde her defasında sanki üzerine hiç kalem oynatılmamış gibi kendini yeniden doğurur?İnsanlık tarihi kadar eski olan bu çetrefilli konu sadece edebiyatın değil ilerleyen teknolojiyle birlikte biliminde en gözde konu başlıklarından biri artık. Bilim adamları bu ele avuca sığmaz, insanda akıl fikir bırakmayan duygunun ne olduğunu anlamak için çabalıyor. Çünkü insan aklı “elbette tüm bu olanların bilimsel bir açıklaması olmalı” diyor, bilimsel bir açıklama istiyor.

AŞK BEYİNDE 4 BÖLGEYİ KAPATIYOR!

Londra Üniversitesi’nde görev yapan Nöro-Estetik Profesörü Semir Zeki ve ekibi, beyin MR’ları üzerinden insanın aşık olunca beyninde gerçekleşen değişiklikleri araştırdı ve ilginç sonuçlara ulaştı. Araştırma sonucuna göre tutku duyduğumuz birine baktığımızda beynimizdeki uyarıcı bazı bölgeler aktif olurken; bazı bölgeler de devre dışı kalıyor. MR görüntülerine göre biz aşık olduğumuzda korku kontrolü, muhakeme, negatif duyguları kontrol etme ve empati gibi yeteneklerimizi geçici olarak kaybediyoruz.

AKLIMIZ BAŞIMIZDAN BÖYLE GİDİYOR

Beynin yargılama gerçekleri, muhakeme etme gibi yeteneklerimizin bulunduğu ön korteksi MR görüntülerine göre aşık olduğumuzda büyük bir değişikliğe uğruyor ve beyninbu bölgesipasifleşiyor. Özetlebeyin dalgaları üzerinde yapılan araştırmaya göre biz aşık olduğumuz kişiye baktığımızda değerlendirme yapabilme yeteneğimizi geçici olarak kaybediyoruz. Aşkın bir diğer özelliği mutluluğu etkileyen serotonin seviyesini değiştirmesi. Aşkın en somut kanıtlarından adrenalin ise aşık olduğumuz kişiyi gördüğümüzde kalp atışlarımızı hızlandırıp avuç içlerimizi terletiyor ve aynı zamanda ağzımız kuruyor. Serotonin hormonundaki dengesizlik ise endişeli ve gergin hissetmemize neden oluyor. Aşkın bizde devre dışı bıraktığı sadece değerlendirme yeteneğimiz değil aynı zamanda empati duygumuzu da yitiriyoruz. Aşık olan insanların beyninde dopamin daha yüksek düzeyde bulunuyor ve bu da bir çeşit uyuşturucuya benzetiliyor. Prof. Dr. Zeki ise şöyle özetliyor: “Aşk his olarak bir ilaçtır. Ama bunun uyuşturucu etkili ilaçlarla kıyaslanmasına üzülüyorum. Çünkü uyuşturucuların büyük zararları vardır ama aşk sağlığa zararlı değildir.”

Aşkın karanlık yüzüne teslim olmadan, yormadan, incitmeden sevelim. Bundan yıllar önce Tarkan’ın o güzel şarkısında dediği gibi: “Aşk incelik ister canım, hoyrat olma… Beni böyle sev, değiştirme, boşver anlama… Bir güç savaşı degil bu, kendi haline bırak… Galibi yoktur ki hiç, aşk bu unutma…”

Bir cevap yazın