TBMM’ye yasa teklifi sunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 4857 Sayılı İş Kanunu’nda yapılacak olan değişiklik ile ev hizmetlerinde çalışan ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına dahil edilmesini amaçladıklarını söyledi.
8 Martta COVİD 19 Salgınında Kadın Raporu yayınlayan, raporda ev işçilerinin salgında yaşadığı sorunlara ayrı bir yer ayıran CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, salgından en olumsuz etkilenen, iş ve gelir kaybı yaşayan ev işçileri için yasa teklifini TBMM’ye sundu. Tüm dünyada yaşanan salgının bir “bakım krizi” olduğuna ve ev içi emek konusunda eşitsizlikleri derinleştirdiğine dikkat çeken Gülizar Biçer Karaca, ev işçilerinin kayıtdışı, sigortasız ve güvencesiz çalışmasının önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. EVİD-SEN’in raporunda salgında ev işçilerinin yaşadığı çok boyutlu sorunların yer aldığını hatırlatan Gülizar Biçer Karaca, sayılarının 5 milyonu bulduğu ilgili sendikalar tarafından dile getirilen ev işçilerinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesi için mevzuat düzenlemesine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Kanun teklifinin gerekçesinde şu tespit ve gerekçelere yer verildi:
BASKI, MOBİNG, DÜŞÜK ÜCRET, SİGORTASIZLIK, UZUN ÇALIŞMA SAATLERİ
Kayıt dışı çalışan yerli ve göçmen ev işçileri, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de COVID-19 salgınından en çok etkilenenler arasındadır. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre “ev işçiliği”, evin belirli bir üyesi veya tüm fertleri için para karşılığı evde yapılan temizlik, ütü, yemek, bulaşık, bahçe bakımı, çocuk, hasta ve özürlü bakımı gibi hizmetleri içerir. “Ev işçisi” ise bu işleri tam zamanlı ya da yarı zamanlı olarak yapan, bir ya da birden fazla işveren için çalışan, evde işverenle birlikte yaşayan ya da başka bir hanede ikamet eden kişilerdir. Türkiye’de ev işçiliği; kayıt dışı, sigortasız ve güvencesiz çalışma şartlarının en yoğun görüldüğü iş kollarından biridir. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ev işçileri, güvencesizlik, sigortasızlık, baskı, düşük ücret, mobbing ve uzun süreli çalışma saatleri gibi birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Ev işçilerinin sendikalaşma oranı neredeyse bütün mesleklerin oranlarının altında kalmaktadır.
EV İŞÇİLİĞİ, MEVZUATTA İŞÇİ TANIMINA DAHİL DEĞİL
Koronavirüs krizi, kadınların işgücü piyasasındaki mevcut konumlarını daha dezavantajlı hale getirmiştir. 4 Nisan 2020’de UN Women Türkiye tarafından yayınlanan “Türkiye’de COVID-19 Etkilerinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Değerlendirilmesi” raporuna göre; koronavirüsten sonra işini kaybeden kadın oranı, erkeklere kıyasla daha yüksektir. Kadınların yoğun olarak çalıştığı sektörlerin salgından en olumsuz etkilenecek sektörlerin başında gelmesi Türkiye’de düşük olan kadınların istihdama katılımını daha fazla düşürme eğilimindedir. Türkiye’de ev işçilerinin yaygın olarak kayıtdışı şekilde çalışması nedeniyle, sayıları belirlenememektedir. Türkiye’deki mevzuatta ev işçiliği herhangi bir çalışan tanımına dâhil edilmemekle birlikte, tanımlanmamıştır. Uygulamada ise belirli standartları olmayan bir alandır.
SALGINDA EV İŞÇİLERİ İŞSİZLİK ÖDENEĞİNDEN YARARLANAMADI
COVID-19 pandemisi süresince bütün işçiler süre koşulu aranmaksızın işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmekte iken, kayıt-dışı çalışan ev işçileri kapsam dışında kalmıştır. 2011 yılında Uluslararası Çalışma Konferansı’nda kabul edilen 189 sayılı Ev İşçileri Sözleşmesi ve 201 sayılı Tavsiye Kararı ile ilk kez özel olarak ev işçileri için insana yakışır işlerin teşvik edilmesini hedefleyen ILO uluslararası standartlarına Türkiye taraf olmamıştır. Ev işçilerine insan onuruna aykırı olmayan çalışma koşulları sağlanması sorumluluğu, sosyal bir hukuk devletinin görevidir. Ayrıca, son yıllarda ev işçileri için yapılan yasal düzenlemelerin çoğu; ev işçilerinin sosyal güvenlik haklarından daha çok yararlanması amacından uzak kalmış, ev işçilerinin içinde bulunduğu sosyoekonomik koşulları zorlaştırmıştır. Ev hizmetlerinin, 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamının dışında bırakılması; ev işçilerinin çalışma haklarını kısıtlamaktadır. İş Kanunu’nda kapsamlı bir şekilde belirlenmiş olan bu haklar, ev işçileri bakımından tabi oldukları diğer mevzuatta nispeten muğlaktır ve suistimale açık konumdadır. 4857 Sayılı İş Kanunu yapılacak olan değişiklik ile, ev hizmetlerinde çalışanların İş Kanunu kapsamına dahil edilmesi amaçlanmaktadır.
TÜRKİYE SOSYAL HUKUK DEVLETİ GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMELİ
189 sayılı Ev İşçileri Sözleşmesi ve 201 sayılı Tavsiye Kararı ile ilk kez özel olarak ev işçileri için insana yakışır işlerin teşvik edilmesini hedefleyen ILO uluslararası standartlarına Türkiye’nin taraf olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu gündeme getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, sendikaların, ev işçileri örgütlenmelerinin taleplerinin dikkate alınması, Sözleşmeye Türkiye’nin taraf olması için çağrıda bulundu: Tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeden-İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı tek adam keyfiyeti ve kararıyla çıkılmasının kabul edilemez olduğunu hatırlatıyor, iktidara ILO 189 sayılı ev işçileri sözleşmesine taraf olma ve ILO uluslararası standartların yerine getirilmesi çağrısı yapıyorum. Sözleşmeye dahil olalım, gelin bu yasa teklifini kabul edelim. Milyonlarca güvencesiz ev işçisinin haklarını teslimi edelim, güvenceye kavuşturalım.“