BİSİKLETÇİ DEMET ERTAYLAN İLE KONUŞTUK.

BÜYÜK TAARRUZUN YÜZÜNCÜ YILI NEDENİYLE BİSİKLET GÖNÜLLÜLERİNİN DÜZENLEDİĞİ PROGRAMI DENİZLİLİ BİSİKLETÇİ DEMET ERTAYLAN İLE KONUŞTUK.

Bu yıl “30 Ağustos Zafer Bayramı”  kutlamaları çok daha anlamlıydı. Bisiklet gönüllülerinin Türkiye genelinde oluşturduğu bir platform tarafından Zafer Bayramının Yüzüncü Yıl kutlamaları için bir proje hazırlandı. Denizli’den iki bisikletçi arkadaşımız Diş Hekimi Petek Gökşen ve Eczacı Demet Ertaylan’da bu etkinliğe katıldılar. Bugün Demet’le bu süreçte yaşadıklarını konuşacağız. 

Didem Saracel;Sevgili Demet yüzyıl önce Büyük Taarruzun geçtiği yerlerden bisiklet ile geçerek kahramanlıklarıyla destan yazan şehitlerimizi anma ve o günleri tekrar yaşama imkânı bulduğun bir projede yer aldın. Bu konuyla ilgili düşüncelerini alabilir miyiz? 

 Demet Ertaylan; İnanıyorum ki çok yakın gelecekte insanoğlu zamanda seyahat etmeyi başarabilecek ancak ben kendi zamanda yolculuğumu şimdiden gerçekleştirme fırsatı bulduğumu düşünüyorum.19 gün süren Büyük Taarruz Bisiklet Turu’nun 7 günlük kısmına katılmak bu topraklarda 100 yıl önce yaşanmışlıklarla derin bağlar kurmama vesile olarak benim zaman yolculuğumu yapmamı sağlamış bulunuyor. Bu yolculuğum sık sık keşke bütün gençlerimiz okullarda tarih kitaplarından öğrenmek yerine bu tura katılıp geçmişimizle böyle bir bağ kurabilse diye düşünerek geçti. Eminim bu toprakların değeri çok daha iyi bilinirdi. 

Didem Saracel; Bizlere bu etkinlik hakkında bilgi verebilir misin? 

Demet Ertaylan; Komutanımız Osman Kutlu rehberliğinde gerçekleşen bu tur 22 Ağustos da Anıtkabir’den Başkomutan Atatürk’e saygılarımızı sunarak başlıyor. Anıtkabir’de dalgalanan bir bayrağı emanet alan Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen gönüllü bisikletçiler ve yürüyüş grubu İzmir’e kadar bayrağımızı her adımda artan gururla taşıyor. Yolculuğumuzu ordumuzun hareketi ile eş zamanlı yapmaya çalıştık ve her adımda savaş meydanlarını gezerek yapılan savaşın ayrıntılarını, bu ayrıntıları titizlikle anlatmayı kendine görev bilen Osman Kutlu’dan dinleyerek ve sanki gözümüzün önünde savaşın oluşunu görerek ilerledik. Savaşın en çetin geçtiği yerlerde 100 yıl önce kan olarak akmış nehir üstündeki Kanlı köprü diye anılan yerde durakladığımızda ya da savaşın olduğu köyler kasabalarda ölenlerin alelacele gömülmesiyle dolu olan her bir şehitlikte durarak mezarlara bakım yapıp bayraklarını yenileyerek saygı duruşu ve İstiklal Marşı’mızı okuyarak o şehitlere minnettarlığımızı sunduğumuzda Atatürk’e ve peşinden giden nice kahramana saygımız kelimelerle ifade edemeyecek kadar çoğalıyordu. Duygu dolu anlar yaşadık. 

Didem Saracel; Büyük Taarruzun geçtiği yerlerde ki şehit yakınlarıyla konuşma imkânı buldunuz mu?

 Demet Ertaylan; O köylerde yaşayan ,ataları savaşa katılmış ve o hikayelerin taşıyıcısı olan büyüklerimizle sohbet etmek nice isimsiz şehitlerin kahramanlıklarını duymak pek çok kez gözlerimizi yaşlarla doldurdu. Yol boyunca halk tarafından sevgiyle kucaklanmak bu vatana ve onun koruyucusu bu halka karşı daha da artan bir aşk duymamıza neden oldu. 

Didem Saracel; Kurtuluş Savaşına katılarak savaşın gidişatını değiştiren Kahraman Türk Kadınlarının anıldığı bir programdı. Bu konuda bizlere neler anlatacaksın. 

Demet Ertaylan; Evet, bu tura katılan her gönüllü formasında kurtuluş savaşı kahramanlarımızdan birinin ismini taşıyor ve onun hikayesinin anlatıcısı oluyor. Ben 12 yaşında onbaşı rütbesi alan Türk Jan Darc olarak anılan Nezahat(Baysel)’i temsil ederken Denizli’ den yol arkadaşım diş hekimi Petek Gökşen Millî mücadele kadın milislerinden Asker Saime’yi temsil etti. Millî Mücadele’ye katılarak savaşın ön saflarında yer almış ve savaşın gidişatını değiştirmiş kahraman Türk Kadınlarımızı anmak ve genç nesillere anlatmak bu projenin öncelikli hedefleri arasındaydı. 

Didem Saracel; Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde kadın erkek hep birlikte dünyada eşi benzeri olmayan bu kurtuluş destanını yüzyıl sonra tekrar anarken yaşadığın duygusal anları bizimle paylaşır mısın?   

Demet Ertaylan; Büyük Taarruz turunun Afyon etabı özellikle savaşın kilit zamanlarının geçmesi sebebiyle çok anlamlıydı. Kocatepe’de sabaha kadar uyumamak (Atatürk ün Kocatepe ye savaşı başlatmak için saat 03:00 sularında gelmesi sebebiyle o gece Türkiye’nin pek çok yerinden gelen ziyaretçiler sabaha kadar uyumuyor) sabah 05:30 da top atışlarıyla savaşın başlamasını anmak … Çiğiltepe de söz verdiği saatte tepeyi alamadığı için intihar eden Albay Reşat’ın asil ruhunu hissetmek, Yunan ordusunun dağılmaya başladığı Zafertepe de 3 yıl önce yunan komutanını Hagianesti’nin, Bilecik’i işgali sırasında Ertuğrul Gazi’nin türbesini çiğneyerek yaptığı saygısızlığı unutmayan Mustafa Kemal Atatürk’ün Yunan Ordusu dağılmaya başladığı anlarda heyecanını tutamayarak “Hagianesti! Gel de ordunu kurtar!”…dediği noktada durmak…hepsi unutulmaz anlardı… 

Ve tabi bu turun 100 yıl önce 9 Eylül de sonlandığı yere İzmir’ e varmak. Belkahve’de Atatürk’ün ilk kez rahatça bir kahve içtiği mekânda kahve içmek ve halkın tezahüratları eşliğinde Konak’a kadar gitmek, İzmir’e giren ilk süvari birliğinin hislerine benzer hisler yaşamak… 

Didem Saracel; Son olarak bizlere ne söylemek istersin?  

Demet Ertaylan; Görkemli yüzüncü yıl kutlamalarına katılma şansını yakalamak… Yüzyıl önce bu savaşa katılıp bu yolu katetmiş canını vermiş tüm kahramanlarımız sayesinde bugün rahatça ülkemizde eğleniyor olmayı hepimizin zihinlerinde taşıması gerektiğini düşünüyorum. Bisiklet ekibi olarak 1150 km yol katettik ancak bu yolculuktaki en büyük çileyi çeken yürüyüş grubunu da ayrıca anlatmam gerek yol boyu ayaklarında çıkan ciddi yaralara aldırmadan dağ dere tepe aşarak 5 il geçip 440 km yürüyen yürüyüşçüler özel bir alkışı hak ediyor. 

Bugünlere kolay gelinmedi. Bence Demet Ertaylan ve Petek Gökşen en çok bunun altını çizmek istediler.1150 kilometrelik etabı kat ederek bu projede yer alan herkese teşekkür ederiz. Bizler de bir kez daha bu vatan uğruna canlarını vermiş bütün şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz

Bir cevap yazın