Dağlar, tepeler, ormanlar ve içinde yaşayan binlerce canlı. Allah’ın yarattığı binbir özelliği bulunan doğada herbirinin görevi olan binlerce can dost. Diyoruz ya: “İnsan insana bunu yapar mı ?” diye. Malesef yapıyor. Sadece insana değil, doğaya zarar vermek için ellerinden gelen herşeyi yapıyor. Beş parmağın beşi de bir değil tabi ki. Bunları tüm insanlığa maletmek yanlış olur. Ama bazen düşünüyorum da hayattan ne beklentimiz var? Biz kimiz?
Yaptığımız hareketler ve davranışlar tüm insanları sorumlu kılabilir. Mesela trafikte iki dakika beklemeden kırmızı ışıkta geçmek birçok insanın hayatına mal olabilir. Aynı alkol şişesini sıcağın bağrında, ormanlık alana atıp, yangın çıkmasına neden olmak gibi. Sigaranı bitirmeden çalılıklara atıp, tüm canlıları yakmak gibi. Biz insanoğlunun zevkleri için birçok kişinin hakkına girmek ve onların alanında, onları parazit gibi sömürmek doğru değildir. Çıkarlar sadece kendine çıkmalı, çıkarken de başkalarını olumsuz anlamda etkilememelidir.

Verdiğimiz mücadele savaş değildir. Herkes hayatta nasibi ve rızkı kadar yaşar. Zaten bunlarda olmazsa emin olun ya hayat biter ya da nasibinizi, rızkınızı başka yerde aramak için bulunduğunuz alanı değiştirirsiniz. Hayatta değişimler önemlidir. Yeri geldiğinde, canınız sıkıldığında dahi sakalınızın, saçınızın rengini, şeklini değiştimek isteyeceksiniz. Tutumlarınız, hayatınızdaki herkesin kapsama alanına girer; eğer örnek teşkil ediyorsanız. Rol model iseniz ona göre davranmalısınız. Davranışlarınız hem geleceği hem de doğadaki tüm canlıları etkileyecektir. Yani herşey bir zincirin halkası gibidir. Geleceğimize sahip çıkıcaksak doğru bireyler yetiştiriceksek, önce kendimiz doğru olmalıyız. Bol bol ağaç dikmeliyiz. Onları kendi ellerimizle sulamalıyız. Sokaktaki hayvanın yazın sıcağında sussuz kaldığını düşünerek evimizin önüne su kapları koymalıyız. Mahallemizin en yaşlısı nenemizi, dedemizi arada da hastalarımızı ziyaret etmeliyiz. Hallerinin hatırlarının sorulması onların hoşuna gidecektir. Bunlar ne kadar basit de görünse hayatın telaşı malesef birçok şeyi unutmamıza neden olabiliyor. Herkes kendi mahallesine, kendi bölgesine sahip çıktığı sürece daha yaşanabilir bir çevre olur. Unutulmak ve unutmak birçok canlının bu dünyadan yok olmasına sebep olabiliyor.

Belki de empati ve sevgi üstüne Denizli Büyükşehir Belediyemiz’in Sokak Hayvanları Merkezi’nde yaptığım çalışmalar binlerce çocuğumuza, bu günümüze, yarınımıza hem mesleki anlamda hem de çevre ve doğa anlamında unutulmayacak bir gün yaşamalarına sebep oluyor. Bu etkinlikler sosyal belediyecilik anlamında her şehirde ve ilçede olmalı. Biz böylece hem çocuklarımıza hem de doğamıza sahip çıkmanın en temelini oluşturuyor; onlar için bir adım atmış oluyoruz. Sadece anlatmıyoruz; kıymeti, sevgiyi ve empatiyi yaşatıyoruz. Merhamet ve şefkat dolu yürekler için mücadele veriyoruz. Sevin sokaktaki köpeği, yeni açan çiçeği, çocuğunuzu, eşinizi ve en kıymetlilerinizi. Eleştirmeden, onları öyle kabul ederek. Yanında olarak doğruyu bulmalarını sağlayarak. İlgi ve sevgi için bahane üretmeyin. Bahaneler uzak kalmayı tercih edenler içindir. Ne kadar uzak durursanız gülü de o kadar hızlı kurutursunuz. Güzel bir çevre, mutlu bir gelecek için hayatta herşeyin sevgi ve dürüstlükle başlayacağını unutmayın.
Sevgiyle kalın…