
“Hayatım hep büyük firmaların markalarını, çocuklarını doğurmakla geçti” diyen Başarılı tasarımcı Cenk Mommarje, yaptığı çalışmaları ile Türkiye’de olduğu gibi Denizli’de önemli işler başardı.
Ev tekstil ürünleri ile ün salmış Denizli’de markalaşma adına ilklere imza atmış başarılı tasarımcı Cenk Mommarje ile ilimizin tekstilinin gelişmesi adına yapmış olduğu önemli konuları konuştuk. İzmir Karşıyaka sahilde denize nazır yapmış olduğumuz bu keyifli röportajı siz değerli okurlarımıza sunuyoruz.
Öncelikle Cenk Mommarje kimdir ve nasıl çalışmalar yapmış tanıyalım; Cenk Mommarje Antalya’da doğdu. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Sanatları ve Moda bölümünden başarı derecesi ile mezun oldu. Okul sonrası; bir Alman dış giyim firmasının, Türkiye ofisinde, nakış-tasarım sorumlusu olarak çalışmaya başladı. Ardından ev tekstili ile ilgili ürünler geliştirmenin daha çok ilgisini çeken bir uğraş olduğunu fark etmesiyle, bu sektörde kalıp, yoğunlaştı… Türkiye’de ilk defa; havlu bornoz sektöründe yaptığı yenilikler ve düzenlediği bornoz defileleriyle adından söz ettirdi… Hazırladığı koleksiyonlardaki farklı desenler, teknikler ve renk seçenekleri; başta Frankfurt- Heimtextil Tekstil Fuarı olmak üzere, çeşitli, yerli ve yabancı fuarlarda sergilendi ve çok dikkat çekti. Banyo tekstillerinin ardından; yatak grupları (nevresim ve yatak örtüleri gibi..) mutfak- masa grupları ve perde sektörü için de tasarımlar hazırladı. Daha sonraki yıllarda “ev tekstili” sektöründe yaptığı çalışmalarıyla; Türkiye’deki önemli ev tekstili markalarının doğuşu ve marka konumlaması üzerine çalışmalar başlatarak bu konuda uzmanlaştı. Türk ev tekstili sektörüne D and D Collection Towel, Vakko, Unique Art, Priapos Home, Evita, Verdi Home, Issimo ve son olarak da Sarev gibi önemli markaları kazandırmıştır. 2005 yılında bir kısa bir sure Cezayir’e giderek Cezayirli bir firma için koleksiyon danışmanlığı yapmıştır. Ayrıca, İç ve dış giyim firmaları için koleksiyonlar; kumaş firmaları için ürün geliştirme ve ar-ge danışmanlıkları gibi farklı projelerde de çalışmalarını sürdürmektedir.

Tasarımlarındaki renk ve desen kullanımındaki cesareti, yerel olan ile uluslararası beğenilerdeki ortak paydayı yakalayabilme başarısı onu farklı kılan özellikleridir. Çok kültürlülük onun dünyaya bakış açısının da temelini oluşturmaktadır. Özetle; Cenk Mommarje: “tasarımın uzun soluklu bir serüven olduğunu biliyorum. Bu yüzden de, idmanlı olmak; deneyimlemek, çok çalışmak ve araştırmak, her zaman başarının da kapılarını açar; “tasarım, bilgi ve hislerin bir harmanidir” diyor. Cenk Mommarje, ev tekstili ve markalaşma üzerine seminerler vermektedir.
Bu bilgilerin ardından serin bir meltem tadında geçen röportajımıza geçelim;

Denizli’ye gelişiniz ve yerleşmeniz nasıl oldu?
Denizli’ye 1990 yılında geldiğimde bir Alman şirketinin elemanı olarak geldim. Denizli Kayalar Tekstilin misafirhanesinde kalıyordum yılın belli ayları gelip koleksiyon çalışıyordum daha sonra evime İzmir’e dönüyordum. 1992 yılında Denizlili oldum J Denizli’den bir tekstil firması Denteks o zaman bana bizimle çalışır mısın teklifinde bulundu. Bende Alman şirketinde hedefsizlikten dolayı sıkılmıştım tamam iyi para kazanıyoruz ama hep aynı işi yapıyorum hiç kendimi geliştirmiyordum. Bu durum beni rahatsız ediyordu. O yüzden ben başka emekleri başka heyecanları yaşayabileceğim ilerleyebileceğim ve etrafımı da benimle birlikte ileri noktaya götürebileceğim bir iş olmasını istedim. Denteks’in iş teklifini kabul ettim ve Denizli serüvenim başladı. İki yıl Dentekste çalıştıktan sonra Denizli’de herkes beni tanıdı. Bu süreçten sonra ben İstanbul’a taşınmayı düşündüm. İstanbul’a geçtim beş buçuk sene İstanbul’da yaşadım. Annemin rahatsızlığı sebebiyle İzmir’e dönmek zorunda kaldım. 1 yıl hiçbir iş yapmadım sadece annemle ilgilendim çok şükür sağlığına kavuştu ama oda benim için hayatımdaki önemli viraj noktalarından biri oldu. Sonra bir sabah bir telefon geldi Değirmenci gruptan bir baktım Evita’da işe başladım. 2 seneye yakın Evita’nın en şaşalı günlerinin tanığıyım yani benim yaptığım koleksiyonlar o dönemin en şaşalı işleri oldu. Hayatım hep büyük firmaların markalarını, çocuklarını doğurmakla geçti.
En çok ses getiren projeleriniz hangileri neler oldu sorusuyla başlayalım Cenk Bey?
ilk başladığım yıllarda DandD COLLECTIONS, UNİQUE ART Denizli Basma’nın bunlar ses getiren işler oldu sonraki yıllarda VAKKO için yaptığım çalışmalar da beğenildi, ama en son büyük ses getiren ve yıllar geçmesine rağmen hala konuşulan SARAR’ın ev tekstili markası SAREV i sayabilirim..

Tekstil sektöründe markalaşma hakkında neler söyleyeceksiniz?
Yurtdışına hep çıkıyorum yurtdışındaki markaların neden marka oldukları hakkında çok kafa yoruyorum. Kendimde başarılı olmak istedim başarılı olduğum zaman bende bir marka dönüşüyorum bugün geldiğim noktada da bunu hissediyorum evet tekstil sektöründe bir marka oldum ben bir tasarımcıyım ama hakikaten adı bilinen önemli projelerde ilk ismi zikredilen tasarımcıyım o çağırılan istenilen adam oldum. İşte marka olmak bu. Denizli marka olma kavramını algılayamadı. Denizli’de firmalar çocuklarının adını bir etikete koyuyor, içinden gelen kuşu böceği logo yapıp, ondan sonra arkasının içeriğini dolduramadan 1 sene 2 sene fuarlara katılıp kaybolup gidiyorlar. Marka olmak çok başka kuralları olan çok başka oyunlar gerektiren bir sistem ama ne yazık ki Denizli’de bu görüş çok oturmadı.
Markalaşma adına Denizlili tekstil firmaları nasıl çalışmalar yapmalı?
Marka olabilmek için bana göre 2 önemli şey var. Birinci koşul devamlılık. Devamlılık ne demek? sizin her 6 ayda bir 3 ayda bir 8 ayda bir koleksiyonlarınızın yenileniyor olması lazım. Yenilendiğinin esnaf tarafından duyuruluyor ve biliniyor olması lazım yani siz yılda 1 kere 20 tane bornoz yapıp atarsanız ev tekstili fuarına giderken 10 tane renk boyatıp 10 tane nakışta havlu yaptım yaşasın koleksiyon yaptım diye sevinirseniz. Sizi hiç kimse kale almaz. Yurt dışındaki fuarlara dünyanın en önemli firmalarının temsilcileri geliyor bu adamlar marka olmanın kitabını yazmış insanlar. Bu insanlara karşı firma olarak güvenilir olmanız gerekir. Güvenilir olmak için çok önemli iki sürekliliğinizin olması gerek buda tasarım sürekliliği ve şirket sürekliliği. Yani şirketteki ekiplerin sürekliliği 3 ayda bir personeliniz 6 ayda bir tasarımcınız değişmemeli o yüzden seçimlerinizi doğru yapmalısınız bir tasarımcıyla devam etmelisiniz. Türkiye’de tekstil sektöründe çalışan elemana sadakat yok patronlar tarafından dolayısıyla buda karşıya yansıyor. Bir markanın başarılı olabilmesi için sabır gerekiyor yenilik yapacaksınız yani koleksiyonları sürekli yenileyeceksiniz, sürekliliğiniz olacak sürekli yenilik yani birinci madde sürekli yenilik. Yılda bir kez 10 tane nevresim deseni basmakta yenilik yapılmaz. Dünya firmaları pazarlamacıları, artık markaya değil artık tasarımcıya bakıyor.
Cenk Bey sizinle röportajım öncesi ‘Mommarje’ ne demek diye baya araştırma yaptım fakat bir anlam bulamadım. Mommarje ne demek sizdeki anlamı ne?
Aslına bakarsanız Mommarje’nin bir anlamı yok. Bir gün okulda hoca ders anlatırken, arkadaşım bana seslendi. O an duyduğum uğultulu bir ses bonmarche.. bonmarche… diyordu bana. Buğulu ve ürkütücü bir sesti sanki hani çocuk doğarda kulağına ezan okunur ya, o ses bana öyle geldi. Anlaşılması zor bir durum. Sanki gökten bir ses benim kulağıma Mommarj diye fısıldadı. Okulda bir şey çiziyorum, imzamı Cenk Mommarj diye atıyorum. Ben de bu kelimeyi evirdim çevirdim bir sözlükte olmayan Mommarje’ye çevirdim. Dünya üzerinde hiçbir yerde böyle bir sözcük yok. Yaklaşık 30 yıldan bu yana bu kelime benim soyadım gibi oldu ve herkes bana öyle sesleniyor. Sadece resmi işlerde kendi soyadımı kullanıyorum. Bundan da mutluluk duyuyorum. Bu benim kurduğum bir dünya. Ben o dünyanın içinde var olmak için mücadele veriyorum. Kendi krallığımı savunuyorum. Kendi krallığımın prensiyim, kralıyım ve bu bana iyi geliyor.

Peki neden ev tekstili konusunda kendinizi geliştirdiniz?
Ben ev tekstilinden çok hoşlanıyorum. Kaç kere teklif aldım. Giyim kuşam ile ilgili, moda evi açalım diye. Ben ev tekstilinden neden bilmiyorum aşırı derecede keyif alıyorum. Ev ile ilgili her şey beni çok mutlu ediyor. İnsanların evlerini güzelleştirmek… Mesela bir bluz yaparsın, sokakta 20 kişi görür, övgü alırsın. Benim yaptığım bir çarşafa övgü almam için 20 kişinin sizin yatak odanıza girmesi lazım o da girmiyor. Kaç kişi “bak ben çok güzel bir çarşaf aldım” diyip en yakın arkadaşına bile göstermiyor. Ama ben mutluyum. Sizin mutlu olduğunuzu ben bildiğim için mutlu oluyorum.
Yıllardır ev tekstil fuarlarında konuşmacı oluyorsunuz bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Evet, herhalde şuanda ev tekstili sektöründe 9 yıl üst üste konuşmalar yapan tek tasarımcıyım, tek konuşmacıyım. Bu yılda çok şükür bütün salonun dolduğu, ayakta konuşmamı izleyen insanların olduğu bir konuşma yaptım. Ev tekstilinin gelişmesi ve Türk firmalarına markalaşma adın tüyolar ve tasarımın önemi üzerine konuşmalar yapıyorum.