
Yaşadığımız zamanı tanımlayan en önemli kavram hız olsa gerek. O kadar az zamanımız ve yapacak o kadar çok işimiz var ki, hepsine birden yetişmek için olağanüstü çaba harcıyoruz. Kısa programda çalışan makinelere, 20 dakikada hazırlanan yemek menülerine, dosyaları hemen indiren bilgisayarlara, 100 km. ye saniyeler içinde çıkan arabalara ihtiyacımız var… Artık hiç birimizin uzun bir yazıyı okumaya, 4 dakikadan uzun süren youtube videolarını izlemeye, yavaş çalışan herhangi bir cihazı kullanmaya tahammülü yok. Vaktimiz hep az ve bu yüzden de çok kıymetli… Her şey, hemen, hızla olmalı… Bahara hazırlandığımız şu günlerde de kışın aldığımız kiloları vereceğimiz hızlı diyetlere ihtiyacımız var. O halde gelsin Dukan, Karatay, Ketojenik, Atkins, Taş Devri, Hollywood ve daha bilumum diyet listeleri…Ama size bir sır… Şimdilerde en moda diyet; GARDIROP DİYETİ !

Hızın etkili olduğu çağımızda geleneksel Türk yemeklerini yapacak vaktimiz yok ve bazen tercih etmesek de fast food gıdalarla beslenmek durumunda kalabiliyoruz. Bu sağlıksız beslenme yüzünden zamanla kilo alıyoruz. Aynı şekilde bazen bilinçli, bazen bilinçsiz yaptığımız seçimlerle ve fast fashion sayesinde gardıroplarımızı kıyafetlerle doldurup şişiriyoruz. İşte patenti bendenize ait olan Gardırop Diyeti, tıpkı fazla kilolar gibi, size yük olan, büyümüş ve hantallaşmış, işlevsiz gardıroplarınızı hafifletmenize yardımcı oluyor.

Öncelikle, niye bu kadar çok giysiyle gardıroplarımızı doldurduğumuz sorusunu cevaplamak gerekiyor tabi. En başta sürekli ayakta tutulan tüketme arzumuz geliyor. Eskiden yaz ve kış, iki sezon olarak gördüğümüz koleksiyonlar, artık neredeyse 15 günde bir eklenen ürün çeşitleriyle yenileniyor. Yetmezmiş gibi, indirim kampanyaları mevsim girişinden çok kısa bir süre sonra başlıyor ve hiç bitmiyor. Bunun yanında değişen hayatımızla birlikte ihtiyaçlarımız sürekli değişiyor; kilo alıyoruz, mezun oluyoruz, terfi ediyoruz, evleniyoruz, çocuk sahibi oluyoruz, boşanıyoruz, kilo veriyoruz… Ama tüm bu süreçler boyunca sahip olduğumuz giysilerin pek çoğunu tutmaya devam ediyoruz, değişen ihtiyaçlarımıza cevap vermeseler bile onlardan ayrılamıyoruz. Ayrıca alırken çok para verdiğimizden, kullanmasak dahi paramıza kıyıp atamadıklarımız da dolaplarımızda epeyce bir yer işgal ediyor ve zaman içinde orada olduğunu unuttuğumuz giysilerle gardıroplarımız dolup taşıyor.

Peki Gardırop Diyeti’ne ihtiyacınız olup olmadığını nasıl anlarsınız?
Dolabın kapılarının kapanmaması size bir ipucu vermediyse, diyet öncesi yapılan tahlillere benzer şekilde, şu sorularla bir tahlil yapabiliriz. Cevapladığınızda yarıdan fazlasına “evet” diyorsanız sizin de Gardırop Diyeti yapmanızın zamanı gelmiş demektir.
• Gardırobunuza bakan biri yeteri kadar kıyafetiniz olduğunu söyler mi?
• Giymediğiniz kıyafetlerinizin oranı %50 yi geçiyor mu?
• Etiketi üzerinde olan ya da alındığından beri hiç giyilmemiş kıyafetiniz var mı?
• Beğenerek aldığınız halde bir ya da iki kere giyilip kalmış kıyafetiniz var mı?
• Sürekli aynı kıyafetleri mi giyiyorsunuz?
• Yakışmadığını düşündüğünüz halde vermeye kıyamadığınız parçalar var mı?
• Sabah giydiğiniz kıyafetle gün ortasında kendinizi kötü hissettiğiniz, hatta “eve gidip değiştirsem” diye düşündüğünüz oluyor mu?
• Hatırası var diye sakladığınız parçaların sayısı 10’u geçiyor mu?
• Bir yere gideceğiniz zaman giysinizin ortama uygun olup olmadığı ile ilgili endişe ettiğiniz oluyor mu?
• Gardırobunuzda hiç bir şeyle kombinleyemediğiniz ya da tek bir kombinin parçası olan kıyafetleriniz var mı?
• Daha büyük bir gardırop almayı ya da eşinizin gardırobunu ayırmayı düşünüyormusunuz?
Haydi şimdi birlikte objektif olarak gardırobunuza bir kez daha bakalım; onun gereksiz yere şişmesine neden olan parçalar neler?
Etiketi üzerinde olanlar; aslında o bir etiket değil, bir alarmdır ve “beni giymeyecek !” diye bağırmaktadır. Bir başkasında görüp beğendiğiniz, trend diye satın aldığınız, indirimde ucuz bulduğunuz ya da moraliniz bozukken aldığınız bu parçalar, ekonomiye yararsa da etiketlerinden de anlaşılacağı üzere cebinize zarardır.
Zayıflayınca giyilecekler; hangimizin birkaç kilo fazlası yok ki… İstediğiniz kiloya düştüğünüzde giyeceğinizi sandığınız ama zayıfladığınızda kendinizi çok iyi hissedeceğinizden giymek istemeyeyeceğiniz eski(?) kıyafetlerdir. Belki zayıflama sürecinde sizi motive etmesi için bir parçayı tutabilirsiniz ama gerisiyle vedalaşsanız iyi olur.
Arada bir giymeyi deneyip sonra tekrar gardıroba koyduklarınız; giydiğinizde kendinizi başka biri gibi hissettiğiniz için çıkarıp geriye astığınız bu kıyafetler, muhtemelen sizin tarzınıza hiç uymayanlardır.
Giyince kendinizi rahat hissetmedikleriniz; bunlar da büyük ihtimalle vücut tipinize uymadıkları için tercih etmediklerinizdir.
Sırf hediye geldiler diye veremedikleriniz; içinize çok sinmeyen, (hadi samimi olalım) gerçekte hiç beğenmediğiniz ama bir şekilde hediye eden kişiye ayıp olur diye atamadığınız ve gardırobunuzda yer işgal edenlerdir. Giymek istemezsiniz ama elden de çıkaramazsınız.
Giyip dışarı çıkamayacağınız kadar yıpranmış olduğu halde hatırası olduğundan veya çok sevdiğinizden bir türlü atamadıklarınız; ev giysisi olsun diye bir kaçını tutup gerisine hoşçakal deyin. Çünkü biliyorsunuz ki evde olduğunuzda hep aynı salaş tshirtü ve tüylenmiş hırkayı giyeceksiniz.

Sabahları hazırlanma sürenizi kısaltıp 5 dakika fazla yatakta kalmanızı sağlayacak, girdiğiniz her ortam ve duruma uyacak, kendinizi istediğiniz şekilde ifade etmenize yarayacak, pratik ve enerjik bir gardırop için, mevcutları elden geçirmek, tasnif etmek ve gitmesi gerekenleri uzaklaştırmak, kısaca Gardırop Diyeti yapmak, kendi başınıza yapmaya kalıştığınızda, zor ve zaman alan bir uğraştır. Tıpkı kendi kendinize diyet yapıp zayıflamaya çalışmak gibi… Kiloları bir günde almadığınız gibi, tüm o giysiler de bir gün içinde dolabınıza girmediler ve beslenme diyetindeki gibi, bir uzmanla çalışmak her zaman daha sağlıklıdır. Gardırop Diyeti ile efektif hale gelecek dolabınızı tekrar eski haline döndürmemek için ise aşağıdaki tüyoları uygulayabilirsiniz;
n Trendlere kapılmayın. Güzel ya da ilgi çekici bir kıyafeti arkadaşınızın üzerinde, vitrinde veya dergide sevseniz de sizin üzerinizde aynı şekilde durmayabilir. Her bir moda akımına uymaya, onun gerektirdiği şeyleri almaya mecbur hissetmeyin.
n İndirim kampanyalarının sizi aldatmasına izin vermeyin. Sırf ucuz diye iki kere kullandıktan sonra giymeyeceğiniz bir şey almayın.
n “Yazın bir düğün olur giyerim” veya “nasılsa zayıflarım” diyerek hemen giymeyeceğiniz kıyafetleri sakın almayın. Yaz geldiğinde veya zayıfladığınızda ne giymek isteyeceğiniz o kadar kesin olmayabilir.
n Online alışverişlerde kontrol etme şansınız olmayan kumaş ve dikişlere mağazada alışveriş yaparken dikkat edin. Dikişler düzgün mü? paça/kol/cepler simetrik mi? dikişler olması gereken yerlerde mi? astar ve telası düzgün mü? Tüm bunları daha iyi görebilmek için üşenmeyin, kıyafeti üzerinizde deneyin.
n Almak istediğiniz parçayı evdeki mevcutlarla nasıl kombinleyeceğinizi iyice düşünün. Onunla birkaç ayrı kombin yapamayacaksanız almayın.
n Dikim kıyafetler pahalı olabilir ama iyi bir terzi elinden çıktığında, üzerinizde konfeksiyon ürünü bir giysiden çok daha iyi duracaktır. Böylelikle 3 tane farklı modelde ve hiçbiri tam oturmayan siyah pantolon yerine bir tane dikim pantolon dolabınızda yer tasarrufu sağlayacaktır.
n İkinci el kıyafet almak da ikinci el kıyafet satmak da artık çok doğal, hatta moda. Fazlalıklarınızı bir online satış sitesinde satıp hem gardırobunuzda yer açabilir hem de para kazanabilirsiniz. Eğer kıyafetiniz temiz ve iyi koşullarda ise çok kısa sürede satıldığını göreceksiniz.
n Ailedeki yakınlarınızla, arkadaşlarınızla bir nevi garaga sale gibi dolap günü düzenleyip kıyafetlerinizi takas edebilirsiniz. Böylelikle siz başka birinden almak istemeseniz bile sizinkileri elden çıkarabilirsiniz.
n Kıyafet alışverişine çıkmadan önce mutlaka gardırobunuzu gözden geçirmiş olun. Bu, birbirinin aynısı mavi gömleklerinize birisini daha eklemenize mani olur.
n Alışveriş yaparken, bunu neden istiyorum? beden tipime uygun mu? nerede giyeceğim? gerçekten ihtiyacım var mı? bana değer katıyor mu ? ödeyebilirmiyim? sorularını sormayı sakın unutmayın.