Kadın hayatın vicdanı, merhametidir aslında. Yaşamdan kadını çıkardığınızda geriye kocaman bir “çirkinlik” kalır. Bir kadının kadife gibi sesi ve elleri her neye temas ederse ona can olur, nefes olur. Varlığı huzur ve güven verir. Şefkati ile sarıp sarmaladığında iyileşmeyecek yara bere yoktur. Annedir o, eştir, yoldaştır, evlattır… O reklamın da söylediği gibi evin aşçısı, doktoru, bahçıvanı yani evin süper kahramanıdır o.
Dışarıdan bakıldığında kırılgandır kadın, incedir, naiftir, duygularının esiridir. Ama gerçekte öyle mi ya? Kadın hayatın tüm yükünü omuzlar da yine zarafetinden bir şey kaybetmez. Duygusaldır doğru ancak duygusunu akıl süzgecinden geçirecek kadar da zekidir. Kadın doğanın yumuşak gücüdür, her işini incelikle halleder, sabırla demler. Karşılığında ne bekler? Sevilmek, değer görmek, taktir edilmek, hepsi bu.
Her insan bir ananın elinde/gönlünde yoğrulur, şekillendirilir, hayata hazırlanır. Kadının gücü tam olarak buradan gelir. Çünkü kadın yaşamın devamlılığının garantisidir. İnsanoğlu ona emanettir: o doğurur, o besler, o büyütür, o şekillendirir.
Kadın hayatın neşeli şarkısıdır! Mutlu olduğunda, öyle bir etki yaratır ki çevresindeki her şey onunla birlikte şarkı söyler, kara bulutlar dağılır, güneş yeniden açar. Hayatın sesini duymak isteyenler kadınları mutlu etmeleri gerektiğini bilenlerdir. Bunun için ekstra çabalara, abartılı hediyelere gerek yoktur aslında: bir çift güzel söz, tatlı bir tebessüm bütün mücevherlerden daha kıymetlidir kadınlar için.
KADININ AŞIRI ACIKLI HİKAYESİ
Modern hayat en çok kadınları yordu, yoruyor. Kariyer mi, aile mi ikilemini yaşamayan kadın neredeyse yoktur. İşinde ilerleyip zirveye çıkmak mı, anne olup bir can dünyaya getirmek mi? Ne yaman çelişki? Anneliğinden feragat etse kadınlığı sorgulanır? Kariyerinden feragat etse basit bir “ev hanımı” etiketiyle yaftalanır. “Çocukta yaparım kariyer de” dese bin parçaya bölünür. Kaç cephede savaşır kadın? İş hayatında verimli bir çalışan, evinde iyi bir anne, sevecen bir eş, anne-babaya karşı iyi evlat olmakla yükümlüdür o. Bütün bu cephelerde aynı sevgi ve özveriyle savaşmaktan gocunmaz da takdir edilmemekten gocunur. Sevgisine sevgi, merhametine merhamet, şefkatine şefkat ister. Çok şey mi ister? Peki onun bu insanüstü gayretine kör ve sağır olanlar? Sevgisini, vicdanını, merhametini insafsızca sömürüp bitirenler? Onlara ne demeli, ya da onları ne yapmalı? Bir kadını şefkatle sevmeyi bir türlü beceremeyip sırf ayrılmak istiyor diye kör bıçakla kesenlere, çocuğunun gözü önünde kurşun yağdıranlara, elleriyle boğup öldüren ve cesedini vahşice çöp varillerinde yakanlara ne yapmalı?

Bir kadının daha yaşama hakkı elinden alındı. Bir gün önce nefes alan, hayat dolu bu kadın, sonraki gün ve ondan sonraki gün nefes alma hakkı elinden alınıyor! Artık ciddi adımlar atılması gerekmiyor mu? Yapılacak bir şey yok demeyelim yapacak çok sey var.
LÜTFEN ARTIK BİRŞEYLER YAPIN…