Sağlıklı Hormonlar Mutlu Yaşam
Metin ÖZATA
Hayykitap
Bu kitapta Hashimoto, kilo alma, gizli şeker, diyabet, nodüler guatr, düşük şeker ve düşük tansiyon birlikteliği, sirkadiyen ritim bozukluğu, erkeklerde testosteron eksikliği, iktidarsızlık, sperm azlığı, libido kaybı, kadınlarda âdet düzensizliği, polikistik over, tüylenme, akne, kemik erimesi, depresyon, stres, anksiyete ve aşırı terleme gibi hormon bozukluklarına bağlı hastalıklara ÇÖZÜM VAR! Yaşam biçimi, çevresel koşullar ve alışkanlıklarımız artık sağlığımızı daha fazla etkiliyor. Hızla kilo alıyoruz, diyabete eğilimliyiz, stres yükümüz daha fazla, uyku sorunlarımız var, bağışıklık sistemimiz daha hassas, infertilite, libido kaybı artık çok daha yaygın. Yani bizim hormon sistemlerimiz anne babalarımıza göre daha fazla zorlanıyor. Oysa hormonlarımız sağlıklı çalışmazsa değil uyumak, çocuk sahibi olmak, sağlıklı bir kemik yapısına sahip olmak, spor yapabilmek, yemek yemek, mutlu hissetmek, hatta acıktığımızı ve doyduğumuzu bile anlamakta zorlanırız. Bütün hayatımızı hormonlarımız yönetir. Sayıları çok fazla olmasına rağmen harika bir denge içinde dans ederler. Bu denge o kadar hassastır ki, biraz bozulsa hemen hastalıklar ortaya çıkar. Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr. Metin Özata bu kitabında, son yıllarda salgın halde artan kilo alma, gizli şeker, diyabet, Hashimoto hastalığı, nodüler guatr, polikistik over hastalığı, düşük şeker ve düşük tansiyon birlikteliği, sirkadiyen ritim bozukluğu, erkeklerde testosteron eksikliği, iktidarsızlık, sperm azlığı ve libido kaybı, kadınlarda âdet düzensizliği, tüylenme, akne, kemik erimesi, depresyon, stres, anksiyete ve aşırı terleme gibi hormon bozukluklarına bağlı hastalıklarla ilgili ihtiyaç duyacağınız tüm bilgileri veriyor. Fonksiyonel tıp yaklaşımıyla çözüm önerileri sunuyor. Unutmayın, hormonları dengelemek yaşamı dengelemek demektir. Sağlıklı yaşam, ancak sağlıklı hormonlarla olur.
Yeni Dini Hareketler ve Opus Dei
Ali Serdar DEMİRCİ
Eftalya Yayınları
Yeni dinî hareketler; 1900’lü yılların başında ortaya çıkmaya başlayan, 1970’li yıllarda önem kazanan ve 1980’lerde durağanlaşan, ancak son yıllarda iletişim teknolojilerinin ve sosyal medyanın gelişmesiyle tekrar yükselen maneviyat arayışlarını ifade etmek için sosyal bilimciler tarafından kullanılan bir kavramdır. Başlarda kabul görmüş dinî inanışların bir parçası gibi davranan bu hareketler, zamanla ayrışarak başlı başına bir inanç sistemine dönüşmeye başlamışlardır. Tartışmasız bu hareketlerden birisi Katolik bir tarikat olan Opus Dei’dir. Latince Tanrı’nın İşi anlamına gelen Opus Dei ismini kullanan bu tarikat, yaklaşık 3 milyar dolarlık bir serveti, 600 medya aracını, 15 üniversiteyi, 97 teknik okulu ve 36 ilköğretim okulunu yönetmektedir. Onlarca yıldır yetiştirdiği müritlerle iş dünyasında ve siyasette dünya düzenine etki edebilecek kadar güçlü bir konuma gelmiştir. Bu kitap yeni dinî hareketlere genel bir bakış açısı sunmakla birlikte Opus Dei tarikatının sırlarını ve güçlerini gözler önüne sermektedir.
Evlilik Hipnozu
Bülent URAL
Pusula Yayınevi
Evlilik Hipnotik Bir Sistem mi? Evlilik, bana göre toplumun en büyük ve güçlü hipnoz yaratan oluşumu… Evlilik tek başına bir güç, sanki yaşayan bir varlık, kendine göre beslenen ve yaşam süreci olan farklı bir canlı grubu gibi ama sonuçta evlilik her şeyiyle bir hipnoz, hipnozdan beslenen bir yaratık… Hipnoz olmasa evlilik diye bir varlığın da yaşaması çok zor. Hipnozdan kurtulmuş bireylerin sayısı arttıkça evlilik nesli tükenen varlıklar muamelesine maruz kalabilir. Evli çiftlerin parmakla gösterilmeye, nadide bir bitkiyi korur gibi koruma altına alınmaya başlayacağı günler de belki gelecektir… Evlenmek bir ihtiyaç mı, zorunluluk mu? Evlenmek istediğimiz için mi evleniyoruz, yoksa toplumsal kuralların ve beklentilerin yarattığı hipnoz altında mı evleniyoruz? Evlilikle ilgili inançlarımız aslında birer hipnoz mu? Evlilik kutsal bir kurum mu, hipnotik bir durum mu? Evlilikle ilgili daha pek çok soruya Dr. Bülent Uran’ın verdiği ezber bozan cevaplar, evlilik denkleminin tüm bilinmeyenlerini su yüzüne çıkarıyor…
Roma Savaş Sanatı
Flavius Vegetius RENATUS
Kronik Kitap
Roma İmparatorluğu’nda askerler hangi fiziksel durumlara göre seçilirdi? Silah ve teçhizat kullanımı ile vuruş teknikleri ve tatbikatlar nasıl geliştirilmişti? Roma lejyonlarının önemi ve savaş taktikleri neydi? Roma ordusunda isyanlara karşı nasıl önemler alınmıştı? Tuzak ve pusular nasıl kurulurdu? Savaşa dair prensipler nelerdi? Kuşatma yöntemleri olarak hangileri kullanılıyordu? Deniz savaşlarına nasıl hazırlanılıyordu? Rüzgâr çeşitlerinden, gelgitlerden ve diğer mevsimsel özelliklerden nasıl yararlanılıyordu? MS IV. yüzyılın ortalarında doğmuş ve MS V. yüzyılın başlarında öldüğü düşünülen Romalı yazar Flavius Vegetius Renatus, I. Theodosius’a adadığı tahmin edilen bu eserinde Roma’nın askerî sorunlarına çözümler aramaktadır. Herhangi bir askerî alanda görev yapmadığı hâlde eriştiği geniş kapsamlı antik metinlerden derlediği Savaş Sanatı (De Re Militari) ile kendi dönemi ve özellikle de Orta Çağ ve Yeni Çağ boyunca oldukça popüler bir isim olmuştur. Bir “savaş makinesi” olan Roma ordusu, neredeyse her zaman savaşma isteğindeydi ve hatta zorunluluğundaydı. Ancak özellikle MS IV. yüzyılda ordu, büyük sorunlarla yüzleşmeye başladı. Yabancı toplumların akınları, savaş sürelerinin uzaması, disiplinin azalması, profesyonel asker bulmanın zorlaşması Roma ordusunun başarı istikrarını sarsmaya başladı. İşte Renatus’un eserinin önemi burada ortaya çıkmaktadır. O, Roma ordusunda reform gerçekleştirmek için gerekli hususları bir talimname formunda bir araya getirmiştir. XII. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar Batı’da en çok okunan askeri kitaplardan biri olan Roma Savaş Sanatı, Antik Çağ serimizin ilk kitabı…
Doktor Sensin-Kendi Kendini İyileştirme Bilimi
Jeremy HOWİCK
Salon Yayınları
Ödüllü Oxford Üniversitesi araştırmacısı Dr. Jeremy Howick, hangi ilaçları alacağına, çocuklarına hangi ilaçları vereceğine ve ne zaman (veya ne zaman değil) bedenin kendi işini yapmasına izin vereceğine dair okuyucunun mantıklı seçimler yapmasını sağlayacak bilimsel kanıtlarla, okuyucuyu donatmak için hakem değerlendirmeli en son tıbbi araştırmalardan yararlanmaktadır. Varlıklı ülkeler tıbbi gelişmelere önemli ölçüde bağımlı olmuştur: Ortalama olarak, bütün Amerikalıların beşte biri, yaşı ilerlemiş İngilizlerin yarısı ve yaşlı Kanadalıların üçte ikisi günde en az beş adet reçeteli ilaç kullanmaktadır, hayatları, hiç durmayan hap yutmak ve yan etkilerini yönetmek ritüelidir. On kişiden biri antidepresan kullanmakta ve okulda yerinde duramayan milyonlarca erkek çocuğuna metamfetamin reçetesi verilmektedir. Işık hızında artan küresel sağlık hizmet maliyetleri, bu fazla ilaç kullanımının giderek daha karşılanamaz hale gelmesine neden olmaktadır. Doktor Sensin’de, Howick modern ilaç ve teknolojileri bolluğunun, insan bedeninin acıyı tedavi edebilen kendi ilaçlarını ürettiği, birçok fiziksel rahatsızlıktan kendini bir cerrah kadar kurtarabildiği ve hatta herhangi bir psikolog gibi hafif bir depresyon ile savaşabildiği, gerçeğini kör ettiğini açıklamaktadır. Son klinik araştırmalar, zihinsel durumların sağlığımızı etkilediğini açıkça göstermektedir: Gevşeme, olumlu düşünme ve rahat sosyal çevrenin hepsinin sağlığa ölçülebilir faydaları vardır. Modern tıbbın ilaç müdahalelerini aşırı kullanımı ve bedeninizin kendini iyileştirme konusundaki doğuştan gelen gücüne ilişkin bilimsel kanıtların yönteme dayalı ve ulaşılabilir bir analizi ile, Doktor Sensin sağlığınız, bedeniniz ve ilaca yaklaşımınız hakkında düşünme biçiminizi değiştirecektir.
Paris Düşerken
İlya EHRENBURG
Kor Kitap
Paris Düşerken, Fırtına ve Dipten Gelen Dalga’dan oluşan nehir roman, 20. yüzyılın en hareketli dönemini tüm tarafları ve çeşitli yönleriyle tasvir eden dev bir eserdir. Savaşın ayak seslerinin duyulduğu 1930’’ların ikinci yarısından soğuk savaş rüzgârlarının Avrupa’yı içine aldığı 1950’li yıllara kadar uzanan dönemi kapsayan bu eserin ilk kitabını oluşturan Paris Düşerken’de, yayılmacı Hitler faşizminin işgali altındaki Paris’te toplumun farklı kesimleri üzerine projektör tutulur. Bir yanda işgalcilere çıkar hesaplarıyla bağlı olan yönetici elit ile burjuvazi, diğer yanda faşizme karşı yurt savunması için örgütlenen direnişçiler bu saflaşmanın iki ana kesimini oluşturmaktadır. İşgal günlerinde, her şeylerini geride bırakarak, kafileler halinde kentlerini terk eden Parislilerin trajedisi, uluslararası diplomasinin satranç tahtasında yapılan hamleler, cepheden gelen bozgun haberleri, direniş hareketini örgütleme çabaları… Avrupa’nın çehresini değiştiren kanlı olaylar, bu olaylara sahne olan ülkeler, savaşın karşıt kutuplarında yer alan kahramanlar… Yüzyılın en büyük romanlarından sayılan ve sayısız dilde basılarak milyonlarca insan tarafından beğeniyle okunan bir klasik…
Lüks Markaların Tüketimi
Mine SATI
Dora Yayıncılık
Lüks Marka Kavramı Ve Gelişimi, Lüks Değer ve Gösteriş Tüketimi, Lüks Markaların Tüketimi…
Propaganda Güç ve İkna
David WELCH
İnkılap Kitabevi
Propagandanın bu yüzyılın siyasetindeki önemi küçümsenmemelidir. Propagandaya ve onun kamuoyu üzerindeki varsayılan gücüne giderek daha fazla önem verilmesinin en açık nedeni, siyasal katılımın doğasını çarpıcı bir şekilde dönüştüren, genişleyen politika zeminidir. ‘Kamuoyu yönetimi’, geride bıraktığımız yüzyılda, savaşta ve barışta devletleri merkezi önemde meşgul etti. Bu kitaptaki makaleler dizisi, ‘kamuoyu yönetimi’ tekniklerinin izini Birinci Dünya Savaşı’ndan şu anda Afganistan’da süren çatışmaya ve WikiLeaks’in kurulmasına kadar sürüyor. Devlet liderlerinin ve devletleri adına faaliyet yürüten kamuoyu oluşturucuların nasıl da –ülke içinde ve dışında– halkın tutumlarını şekillendirmeye çalıştığını, bu doğrultuda medyayı kalpleri ve zihinleri kazanma hedefiyle donatma arayışında olduğunu açığa çıkarıyor. Kitap, bugün propaganda çalışmasının ve pratiğinin tarih tarafından şekillendirildiğine dair ikna edici deliller sunuyor.
Çeri 2-İstihbarat Servislerinin Arkasındaki Gizli Güçler
Gökhan ÇAYIRLI
Lopus
Bize anlatılan olayların doğru olup olmadığını hiç merak ettiniz mi? Yoksa “gizli bir el” tarafından sansürlenen ve bizden saklanan bir şeyler mi var? 15 Temmuz’a gelinen süreç ve öncesi. Siyasilerin ve iş adamlarının öldürülmelerinin perde arkasında neler var? Ülkemizde meydana gelen darbeleri planlayan CIA görevlilerinin 15 Temmuz ile olan derin bağlantıları. Gezi Eylemlerini finanse eden George Soros’un dünya siyasetinde Türkiye’yi yalnız bırakmak için yapmış olduğu hamleler. İstanbul Havalimanı, Yavuz Selim Köprüsü, Hızlı Tren Hatlarının Sevakin Adasına uzanan hikayesi. Gelecek yıllarda Türk siyaseti nasıl şekillenecek? Sudan bizim neyimiz olur? Pakistan neden kardeşimizdir? Hicaz’a niye “Küçük Türkiye” denir? Hedefte olan Türkiye’nin hedefi ne? Sistemin derinliklerinde dolaşmaya hazır mısın?