KAPADOKYA-ÜRGÜP

Cenk ÇATALOK

KAPADOKYA

Kapadokya Bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları’nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu Peribacaları’nın içlerine evler, kiliseler ve manastırlar oymuş bunları fresklerle süsleyerek binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititler’le başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biridir.

Kapadokya, Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına geliyor. Bu güzel ülke, dünyada daha önce gördüğünüz hiç bir yere benzemeyen bir coğrafyaya sahip. Bu nedenledir ki her yıl dünyanın dört bir tarafından yüz binlerce ziyaretçi alıyor.

ÜRGÜP

Nevşehir’in merkezine 20 km. uzaklıkta olan Ürgüp, Kapadokya’nın en büyük yerleşim yeri. Merkezinde Peribacası olmaması sizi ilk önce şaşırtacak olsa da, Ürgüp çevresinde başta her yıl 2 milyon kişinin önünde fotoğraf çektirdiği Üç Güzeller olmak üzere en güzelleriyle karşılaşıyor, vadilerinde hayat buluyor, tarihiyle zaman tünellerine giriyorsunuz. Ürgüp gezilecek yerleri öyle hemencecik tükenmeyen ve ‘yine geleceğim’ diye gidilen Kapadokya büyülerinden. Gördüğünüzü unutmuyor, görmediğinizi keşfetmek için meraklanıyorsunuz.

Ürgüp’ün tarihi de oldukça eski ve özellikle Bizans döneminde bir dini merkez olmasından dolayı büyük önem taşıyor. İstanbul ile Kudüs’ü birbirine bağlayan İpek Yolu üzerindeki Nevşehir’in bu ilçesi, Bizans, Roma, daha sonra Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine de tanıklık etmiş. Bu dönemlerin izlerini Ürgüp gezilecek yerler rotasındaki onlarca mimari eserde görüyor, bir nevi geçmişine dokunuyorsunuz.

Tüm Kapadokya bölgesinin karakterini taşıyan içi oyulmuş kayalar ve bu kayaların üzerine yapılmış taş ev konaklar Ürgüp’ün merkezinde oldukça fazla. Bu taş evlerin işçiliğini görmek için de Ürgüp’ün sokaklarını yürüyerek arşınlamaya değer.

ÜRGÜP’TEN İNSAN MANZARALARI

Kapadokya ve Ürgüp’ten aktarmış olduğum manzara fotoğraflarının ardından biraz da bu simge kentin isanlarına parmak basmak istiyorum.

Tur sırasında verilen serbest zamanı değerlendirirken Ürgüp sokaklarını biraz daha keşfetmeden geçemedim. O sırada tozlu raflarda kalmış şarkıları gün yüzüne çıkaran, buram buram Ürgüp mimarisi kokan “Kaset Evi”ne misafir oldum. Raflarda Cem Karaca, Barış Manço, Zeki Müren, Müzeyyen Senar gibi gönlümüze taht kurmuş isimlerin kasetleri… Fonda kulaklarımın pasını silen Çemberimde Gül Oya… Tam o sırada evin sahibi Ahmet Amca ile karşılaştım. Bir yandan evi fotoğraflarken bir yandan sohbete koyulduk. 28 yıldır burada esnaflık yaptığını söyleyen Ahmet Amca kitaplara, gezi yazılarına kıyasla benim için birinci elden kaynak gibi oldu adeta. Hem doyumsuz bilgiler edindim, hem de “Kaset Evi”nin tadını çıkardım. Buradan bir kez daha Ahmet Amca’yı sevgiyle selamlıyor, Ahmet Amca’nın bu karizmatik fotoğrafını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Ürgüp’e bu kadar kısa bir zaman olsa da doyduğumu sizlere bir kez daha itiraf etmek istiyorum. Peki beni  çocukluğuma götüren karelere değinmek istiyorum. Belki de hayatlarında fotoğraf makinesine göz kırpmamış ancak hayat dolu bu kardeşlerime ne demeli? Şöyle bir sıralanın da fotoğrafınızı çekeyim deyince bir yandan saçını düzelten, poz vermenin heyecanını yaşayan, gözüküyor muyum diyen harika çocuklar…

Bir cevap yazın