Köyden Amerika’ya…

FATMA SUBAŞI

İlkokul dördüncü sınıfa kadar köyde büyüdüm. İlk, Orta ve Lise eğitimimi Denizli’de tamamladım. Ankara Üniversitesi / Fen Fakültesi / Fizik Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Mühendis olarak yüksek gerilim kablosu üreten bir firmada Kalite Kontrol ve Kalite Güvence Müdürü olarak çalıştım. Çalışma dönemimde kendimi keşfetmeye başladım, uluslararası is yapmak isteğimin farkına vardım ve 2002 yılında dil eğitimi için İngiltere’ye gittim.

Yeni ülke, farklı insanlar, farklı yemekler… farklı kültürler öğrenmek hoşuma gitti. “bir dil, bir insan” derler, bu sözden yola çıkarak büyük bir hevesle dil eğitimine devam ederken, benim için hayat ağlarını Amerika’ya doğru örmüştü. Mermer üretimi yapan aile şirketimiz 2003 yılında beni Amerika’ya gönderdi; Şirket kurulumu ve satis&pazarlamayi sen yaparsın diyerek beni Pasifik Okyanusuna attılar, “yüzmeyi öğrenmek için denize atılmak” hikayesi gibi oldu benim hikayem.

İngiltere’den sonra Amerika çok farklıydı; çok uzun süren bir uçak yolculuğu, çok büyük bir havaalanı ve bitmek bilmeyen yollar… Kısaca ÇOK BÜYÜK!!! İlk baslarda çok korktum kaybolmaktan ve kayboldum. Otobandan görünen bir kilisenin yanından ev kiraladım, fakat evi bulabilmek için iki saat evin etrafında dolaştım, ne kadar büyük olduğunu anlatmaya çalışıyorum.  İlk yasadığım şehir San Diego idi. Londra dan sonra (sürekli kapalı ve yağmurlu hava) San Diego güneşli, on iki ay bahar havasında çok güzeldi. Halkı güler yüzlü, güvenilir, sadik,…

Şirket kurulumu için bir avukattan, vize başvurusu için başka bir avukattan yardim aldım. İnsanlar bir konuda uzman ve sadece o konuda hizmet veriyor. Daha sonra öğrendim ki şirket kurulumunu internetten yapabiliyorsunuz. Prosedür yok… her şey çok kolay, dolayısı ile insanlar paradan daha değerli olan zamanlarını boşa harcamıyor. Durum böyle olunca insanlar mutlu ve size mutlu olmanız için enerji veriyor. Evi kiraladığımda, Elektrik, Su, Gaz ve Telefon açtırmak hiçbir yere gitmeden, cep telefonu ve kredi kartı ile on beş dakika sürdü. İnanamadım!!! bu kolaylıklar beni çalışmak için heveslendirdi. Türkiye’de 2003 yılında tüm bunları açtırmak üç gün sürüyordu ki, yıl 2019 hala zaman alıyor; telefon ile açtıramıyoruz, ayrı ayrı kurumlara gitmek zorundayız. Zaman kaybı…

Dokuz ay içinde; şirketin kurulması, çalışma vizesinin alınması, sipariş alınması, siparişin müşterinin adresine teslim edilmesi tamamlandı (bir ürünün İzmir Limanı’ndan Los Angeles Limanı’na gelmesi ve gümrükten çıkması yaklaşık iki ay). Sisteme uyarsan her şey çok kolay. Ayrıca çok sabırlı olmalısınız. Sabah kahve almak için kuyruk, aksam yemek için kuyruk, özellikle Cuma ve Cumartesi aksam yemekleri için aç karnına bir buçuk saat sırada beklemek zorunda kalabilirsiniz. Sabır önemli fakat bir o kadarda çalışkan olmalısınız, sekiz saat çalışanlar hakkıyla dolu dolu çalışıyor, caniniz istediğinde cay ve sigara içemezsiniz.

Herkesin sosyal sigorta numarasi var ve bu numara çok önemli; kurallara uyduğunu, yasam tarzını o numaradan takip edebilirsiniz. Sadece üç şirket kredi puanınızı kayıt ve kontrol ediyor. Nereye giderseniz gidin, ne yaparsanız yapın her şey sizin kredi puanınızı etkiliyor. Örneğin; araba kiralarken, ev kiralarken, araba alırken, ev alırken, trafik cezası aldığınızda, kaza yaptığınızda veya hastaneye gittiğinizde her şey bu numaraya kayıt oluyor. Kaç tane banka hesabınız var, kaç tane kredi kartınız var, ne kadar borcunuz var, nerede çalışıyorsunuz veya çalışmıyorsunuz… sosyal sigorta numarasında kayıtlı. Bu sistem, kuralların uyulmasını ve güvenirliliği sağlıyor. Bir şey için başvurduğunuzda numaranızı veriyorsunuz ve size beş dakika içinde olumlu veya olumsuz cevap veriyorlar.

Uzun sureli istediğiniz iste başarılı olmak istiyorsanız; dürüst, sabırlı, disiplinli, çalışkan ve hırslı olmalısınız. İlk önce karar vermek; hayal etmek, cesur olmak ve kendinize güvenmek sizi hedeflerinize götürür. Diğer önemli konu müşteri memnuniyeti; kaliteli urun, kaliteli servis ve zamanında teslim. Benim fikrim, imkânınız varsa Amerika’da is yapmanızdır, imkânınız yoksa Türkiye’de is yapabilirsiniz, prosedürlere karsı sabırlı olmalı, bunları azaltmak için gerekli yerlere başvurmalı ve kaldırmak için isin içine girmelisiniz. Türk milleti çok zeki, sadece birlikte çalışmayı öğrenmeliyiz. Özellikle kadınlar, kadınları desteklemeli diye düşünüyorum. Amerika’nın ilk Dışişleri Bakanı (Ocak 23, 1997 –  Ocak 20, 2001) Madeleine Korbel Albright (1937 –       ) diyor ki; “Birbirine yardim etmeyen kadınlar için cehennemde özel bir yer vardır”.

Amerika’da on iki yıl is tecrübem var, bu tecrübeyi bir sayfaya sığdırmak çok zor. Gelecekte kitap yazarak tecrübelerimi insanlara aktarmak istiyorum. Hayal et!, yârdim et! ve yap!…

Selamlarımla,

Bir cevap yazın