Aşk, insanların en güçlü ve en esrarengiz duygularından biridir. Aşk; evrenin kapsamını ve insanların varoluşunu sorgulatan büyülü bir deneyimdir. Peki, aşkın sırrı nedir? Aşkın farklı öğrenme biçimleri olsa da temelde ortak özellikler yatar: Bağlılık, şefkat, sadakat, tutku ve anlayış. Aşk, iki insanı birbirine kenetleyen en güçlü duygudur. İki kişinin ruhlarının dans ettiği, kalplerinin aynı ritimlerde attığı tatlı bir yolculuktur…
Luna Lu isimli sanatçının “Sarılmanın Anatomisi” isimli eseri de bana göre aşkın tanımlarından biridir. Eser incelendiğinde, kalpleri saran iki göğüs kafesi ve birbirine değen iki kalp görürüz. İşte sarılmanın şifası burada başlar. Sarılmak, tüm negatif enerjileri bedenimizden uzaklaştırır, sakinleştirir ve güvende hissettirir. Sarılma eylemi için en güzel sözlerden birini şüphesiz Aziz Nesin söylemiştir: “Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur ve orası hep boştur. Sarılınca sağ yanını onun kalbi doldurur…”
Bu mükemmel güce rağmen aşk bazen yaralayabilir, incitebilir… Ayrılıklar, ihanetler, yalanlar, terk edilmeler, hepimizin kalbinde derin izler bırakabilir. Ancak kalpler iyileşebilir ve tekrar sevgiyle dolabilir. Hepimizin bununla alakalı yüzlerce anısı vardır eminim. “Kalbimi kapattım!” derken tükürdüğümüzü yalatan anlar çok olmuştur. “Bu sondu, vallahi bir daha sevmem!” derken daha büyülü bir aşk kapımızda belirivermiştir. “Ararsa açmayacağım!” diye verilen sözler çalan telefonla çoktan unutulmuştur. “Bir daha onca yolu gitmem!” deyip, bir mesajla kilometrelerce yollar gidilmiştir. Müzeyyen Senar, “Benzemez Kimse Sana” derken yanaklarımızdan süzülen bir damla gözyaşına bile söz verdiğimiz anlar olmuştur. Ancak yine biri gelir ve o sözü tutamayız ya… İşte aşkın büyüsü aslında budur.
Ve evet başlangıçta çok güzeldir ama zamanla acıdır, acıtır aşk. Bazen iştah keser, baş ağrıtır, mide bulandırır… Bazen pişmanlıklar silsilesi içerisinde bir o yana bir bu yana savurur durur bizi. Geçenlerde bir arkadaşım, “aşkın hissettirdiği iyi duygular kadar kötü duygular da güzel bence” dedi. Aslında haklıydı. Çünkü her bitiş bir başlangıcı doğuruyordu.
Bana sorarsanız benim gri rengim yoktur bu işte. Ya beyazımdır ya siyah. Esaslı yaşarım aşkı. Yine de uslanmam, pişman olmam, yaşarım aşkımı. Bu yazımı da “Kalbimi kapattım!” dedikten sonra aşkı bana çok daha güzel şekilde yaşatan kişiye ithafen yazdım.
İngiltere’ye selamlar, yaz aşkım!