Teyze olacağım müjdesini aldığınız andan itibaren, yaşadığıniz mutluluk inanılmazdır. Birine hiç görmeden, dokunmadan bu kadar büyük bir sevgi hissetmek şaşırtıcıdır. O günden sonra her anını takip eder, kardeşinizle muayenelere gider, ultrason fotoğraflarına bakıp acaba bana benziyor mu? Benzemiyor mu? diye bakar durursunuz. İlk kucağınıza aldığınız an ki duygu inanılmazdır. Çocuklarınız olsa bile, bu duygu bambaşkadır. Minicik suratına, şeffaf tırnaklarına, kokusuna âşık olursunuz. Öpmelere doyamaz; başkası kucağına aldığında sanki inticek zarar verecek gibi kıskanır rahatsız olursunuz.
Damağını göstere göstere güldüğünde ‘daha önce bu kadar mutlu oldum mu acaba?’ diye düşünürsünüz… Anne yarısı olma fikrinden bile heyecan duyup o minnacık güzelliği mutlu etmek, şımartmak tek mutluluğunuz olur. Altını değiştirmek, yıkamak, uyutmak büyük bir keyiftir sizin için. O yemeğini yediğinde doyar, o gülünce gülmek, o uyuyunca uyursunuz.
Teyze olmak; her anını birlikte yaşayabilmektir… Ona her baktığında, tek dişiyle gülümsediğinde, suratına çiş yaptığında, en sevdiğin kıyafetine kustuğunda, dudağını büktüğünde, uyurken inlediğinde, ağlamaya başladığında, hıçkırık tuttuğunda; “Allahım, güzel bir gelecek ver ona! Hayırla, zarar görmeden ve zarar vermeden yaşasın. Hayatının hiçbir anında üzülmesin. Hep gülsün” duaları etmektir…
“
Teyze” diyeceği günü iple çekmektir… Tekrar çocuk olmak, yerlerde yuvarlanmak, saklambaç oynamak, yeni yeni oyunlar türetmek, saçma şarkıları ve çizgi kahramanları ezberlemek, parkta kayaktan kaymak, “Teyzeeem” dediğinde içinizin erimesidir…
Teyze olmak; yüzüne geğiren birinden mutluluk duymak, ileride ya mutsuz olursa diye evham yapmak, beraber gideceğiniz yerlerin listesini çıkarmak, ona öğreteceklerinin hayalini kurmaktır… Kucağında uyuyakaldığında ‘aman uyanmasın!’ endişesiyle nefes almaya korkmak.. Mama yedirirken maymunluklar yapmak, surata püskürtülenlere kahkahalar atmaktır…
Gece kalkıp ‘nefes alıyor mu’ diye gidip göğsünü kontrol etmek, “çocuğun her istediği yapılmaz” tadında beylik cümleler kurarken, karşınıza geçip bir şey istediğinde ‘hayır diyememek’tir. Aslında teyze olmak anne olmaktan daha keyiflidir çünkü sevgi var, sorumluluk yok gibi bir şeydir. İstediğin zaman istediğin kadar mıncıkla, sonra sal gitsin anasının yanına… Ama bazen elini ağzını, üstünü altını da silmektir. Kusmuğunu da temizlemek, tekme yiyince gülümsemek, ayakkabılarını da giydirmek demektir. Bir de en saçma çocuk şarkılarını bile ezberlemektir…
“Teyze seni çok seviyorum”u duyduğunda gözyaşlarını tutamamaktır. Dünyada olan her kötü haberde ilk onu ve onun geleceğini düşünmek, ‘ablama/kardeşime enişteye bişey olursa tüm hayatımı ona adarım’ minvalinde felaket senaryoları yazmaktır. İki buçuk litrelik gazoz ağır gelirken söz konusu onu taşımak olduğunda on kaplan gücünde olmaktır. Karşılıksız sevgiyi anlamaktır… Omzuna yaslanmış minik bir kafa, boynuna dolanan minicik iki kolun, minicik ağzından dökülen “gitme!” kelimesiyle dağılmaktır…
Evet, teyze anne yarısıdır ama yeğen evlattır…